4 Temmuz 2009 Cumartesi

Altın kaplama tabut içinde gömülecek


25 Haziran'da ölümüyle dünyayı şoke etti. Ve son yıllarda adından pek de söz edilmeyen popun kralı yeniden gündeme oturdu. Artık her yerde şarkıları çalınıyor, posterleri, CD'leri kapış kapış...

Hayatıyla ilgili en ufak ayrıntılar ise yeniden gündeme getiriliyor. Yakın çevresi, ailesi, hizmetçileri, kısaca herkes, Michael Jackson hakkında bir şeyler anlatmak için
yarışıyor.

ALTIN KAPLAMA TABUTLA GÖMÜLECEK
Jackson'ın ölüm haberini ilk duyuran TMZ sitesine göre, efsanevi popçu cenaze töreninin ardından 15 bin sterlin değerindeki (38 bin TL) 14 ayar altın kaplama bir tabut içinde Los Angeles'taki Forest Lawn Memorial Park'a defnedilecek. İçi mavi kadifeyle kaplı olacak 'Promethean' marka tabut, ünlü müzisyen James Brown'ın tabutuna benziyor.

Michael Jackson'ın cesedinin çalınmaması için de mezarının üstüne beton dökülecek. 20 bin kişi salonda, milyonlar TV başında izleyecek ABD Başkanı Obama'nın da davet edildiği törenin yapılacağı salonun kapasitesi 20 bin kişi. Törende, Jackson'ın hayranları için 11 bin koltuk ayrıldı. Stadyum dışına dev ekranların kurulacağı cenaze törenini TV'den 750 milyon kişinin izlemesi bekleniyor.

ISSIZ BİR DÜNYA
Ama daima çocuk kalan adamın yarattığı dünya, Neverland adını verdiği evi, şimdi büyük bir sessizliğe gömüldü. İçerisi ıssız ve hatta tüyler ürpertici. Eşyalar gitmiş, meşhur luna parkının treni, dönme dolabı çoktan sökülmüş, hayvanat bahçesinin sevimli hayvanları çeşitli barınaklara dağıtılmış bile.

Michael Jackson'ın kardeşi Jermaine Jackson, CNN International'dan Larry King'in ekibine, 1000 hektara yayılan ve 2006'da 33 milyon dolar değer biçilen, 5 yatak odalı, havuzları, Disneyland tarzı luna parkı, sinema salonu, basın odası, hayvanat bahçesi bulunan Neverland'ta çekim yapma izni verdi. Ve böylelikle efsanenin ölümüyle birlikte "evim" dediği yerin ürkütüçü ıssızlığı ortaya çıktı.

HAYRANLARI IŞIKLARA BAKIP DUA EDİYOR
Ölümünün ardından ilk birkaç günde oldukça büyük bir trafiğin yaşandığı Neverland şimdilik kapılarını kapattı. En çok dikkat çeken şey ise gece vakti Neverland'tan göktüzüne yükselen ışıklar.Michael Jackson'ın daima aydınlık olmasını istediği Neverland'a ailesi özel reflektörler yerleştirdi.

Los Angeles'ta yaşayan ya da kenti ziyaret eden hayranları, gece vakti gökyüzüne yükselen ışıkların nereden geldiğini bilidikleri için Neverland ışıklarına bakıp dua ediyor.

Çocuk her yerde çocuk

TBMM Başkanı Köksal Toptan'ın 6 yaşındaki torunu Batuhan, dedesi ile bir birlikte Dolmabahçe Sarayı'ndaki bir kabule katıldı.

Dedesi önemli bir kabul gerçekleştiriyordu ama çocuk her yerde çocuk olduğunu gösterdi.




Toptan, Portekiz'in başkenti Lizbon'da düzenlenen Özel Olimpiyatlar 2009 Avrupa Futbol turnuvası A Grubu birincisi 5 sporcu ile birlikte Türkiye Özel Sporcular Eğitim Derneği Onursal Başkanı Dilek Sabancı, Başkanı Necmettin Aydın ve Yönetim Kurulu üyelerini Dolmabahçe Sarayı'ndaki makamında kabul etti.







Kabule, Toptan'ın Japonya'nın başkenti Tokyo'dan Türkiye'ye gelen kızı Tuba Yavuz'un oğlu 6 yaşındaki torunu Batuhan da katıldı.

Batuhan yaptıklarıyla "dedesi, babası kim olursa olsun, çocuk her yerde çocuk" dedirtti.

4 saat arayla iki kez ölümden döndü

Konya'da bir sürücü aynı gece iki kaza yaptı. İlk kazayı maddi hasarla atlatan sürücü, ikinci kazada takla atan aracında sıkışmasına rağmen hafif sıyrıklarla kurtuldu.






Edinilen bilgiye göre, 35 yaşındaki İsmail A. idaresindeki 42 BT 709 plakalı otomobil, bir gecede iki kez kaza yaptı. Sürücü İsmail A., ilk olarak otomobiliyle merkez Selçuklu ilçesi Nalçacı Caddesi'nde bariyerlere çarptı. Ardından 4 saat sonra yine merkez Selçuklu ilçesinin bu kez Beyşehir Caddesi'nden merkeze doğru seyir halinde olan şahsın kullandığı araç, önce kaldırıma sonra ağaca çarparak karşı şeride kadar takla attı.



Otomobil yan bir şekilde kalırken sürücü sıkıştı. Cep telefonundan polisi arayarak yardım isteyen sürücüyü kurtarmak için 112 acil servis ile itfaiye ekipleri geldi. İtfaiye ekipleri yan yatan otomobilin üzerine çıkarak önce arka kapıyı, sonra sürücünün kapısını açıp yukarıdan çıkardı. Hafif yaralanan sürücü ambulansla Konya Numune Hastanesi'ne kaldırıldı. Polis kazayla ilgili soruşturma başlattı.

İşçi emeklisi aylığına 11 TL zam


İşçi ve Bağ-Kur emekli aylıklarına 6 aylık enflasyon doğrultusunda bu ay yüzde 1,83 zam yapılacak. Zamla birlikte en düşük işçi emeklisi aylığı yaklaşık 11 TL artışla 632 TL, en düşük Bağ-Kur emekli aylığı yaklaşık 5 TL artışla 310 TL olacak.



Yılın ilk yarısındaki enflasyon oranının açıklanmasıyla işçi ve Bağ-Kur emeklilerinin aylıklarına bu ay yapılacak zam oranı da belli oldu. Buna göre, işçi ve Bağ-Kur emekli aylıklarına, yılın ilk yarısında ortaya çıkan yüzde 1,83'lük enflasyon oranında zam yapılacak. Artışla birlikte en düşük işçi emeklisi aylığı 11,36 TL artışla 621,24

TL'den 632,60 TL'ye yükselecek. Bağ-Kur emeklilerinde ise en düşük aylık 5,57 TL'lik artışla 304,79 TL'den 310,36 TL'ye çıkacak.


Emekli aylıklarında Ocak ve Temmuz ayında yapılan düzenlemeler ve bu düzenlemeler sonrasında ortaya çıkan emekli aylık miktarları şöyle:

SSK BAĞ-KUR BAĞ-KUR EMEKLİ SANDIĞI

(Esnaf) (Tarım)
------ ------- ------- --------------
Ocak 2009 621,24 459,94 304,79 788,30
Temmuz 2009 632,60 468,35 310,36 823,77
Artış 11,36 8,41 5,57 35,47

ANKARA (A.A)

Havalimanı'nda "Cüppeli Ahmet Hoca" izdihamı

Mahmut Hoca' olarak bilinen İsmailağa Cemaati lideri Mahmut Ustaosmanoğlu ve ‘Cübbeli Ahmet Hoca' olarak bilinen Ahmet Mahmut Ünlü, bu sabah umreden döndü. Umreye gidişinde uğurlamak için Atatürk Havalimanı'na akın eden çok sayıda Mahmut Ustaosmanoğlu müridi, gidişte olduğu gibi dönüşte de cemaat liderlerini göremedi.

Umre ziyaretini tamamlayarak İstanbul'a dönen Mahmut Ustaosmanoğlu için Atatürk Havalimanı'nda yüzlerce kişi toplandı. Ustaosmanoğlu'nu görmek ümidiyle gelen sevenleri, hocalarını göremeyince hayal kırıklığına uğradı.

Mahmut Ustaosmanoğlu, Umre ziyaretini tamamlayarak, Medine'den Türkiye'ye dönüş yaptı. Mahmut Hoca'nın geleceğini haber alan sevenleri Atatürk Havalimanı'na koştu.

Dört gözle Mahmut Hoca'yı görmeyi hayal eden sevenleri amacına ulaşamayınca hayal kırıklığı yaşadı.

Umre ziyareti öncesinde de Atatürk Havalimanı'ndan kimseye görünmeden geçen Ustaosmanoğlu, ziyaret dönüşünde de kimseye görünmedi. Atatürk Havalimanı'nın A Kapısı'ndan çıkan Ustaosmanoğlu, Beykoz'daki evine gitti.

İnsanlık öldü


Antalya'da emekli Genel Cerrah Uzmanı Doktor Sait Ege Arsal, boğularak hayatını kaybetti. Edinilen bilgiye göre ,Konyaaltı ilçesinde meydana gelen olayda emekli Genel Cerrah Uzmanı 73 yaşındaki Doktor Sait Ege Arsal, yüzmek için 21 Nolu Konyaaltı Plajı'na geldi.

Plajdan denize girerek bir süre tek başına yüzen emekli doktor kalbinin sıkışması sonucu boğularak hayatını kaybetti. Çevrede bulunan vatandaşlar tarafından sahile çıkartılan Arsal'ın cesedi polis ekiplerinin yaptığı incelemenin ardından otopsi yapılmak üzere Akdeniz Üniversitesi, Adli Tıp Morg'una kaldırıldı. Yüzlerce vatandaş ise olup biteni hem film izler gibi izledi, hem de aldırış etmeden plajda denize girdi. Yaklaşık 2 saat boyunca sahilde bekleyen doktor Arsal'ın cenazesi daha sonra plaja indirilen bir tabuta konularak Akdeniz Üniversitesi Adli Tıp Kurumu morguna götürüldü.

Emekli doktoru sahile çıkartan 28 yaşındaki Feridun Varol isimli vatandaş, "Denizle sırt üzdü duruyordu. Biz yüzüyor sandık. Bir süre hareketsiz olduğunu görünce onu sahile çıkarttık" dedi. Arsal'ın komşusu Artin Şeşetyan ise, "Daha önce 3 defa boğulma tehlikesi geçirdi. Kalp hastalığı nedeniyle tek başına denize girmesi sakıncalıydı. Daha önceki boğulma tehlikelerinde onu hep ben kurtardım ancak bu sefer yetişemedim" dedi. Emekli Doktor Arsal'ın 2 yıl önce evlendiği ve çocuğunun bulunmadığı öğrenildi.

İHA

14 yaşındaki kıza 2 yıl tecavüz etti

Antalya'da ders çalıştırma bahanesiyle götürdüğü evinde 2 yıl boyunca öğrencisine tecavüz eden emekli öğretmen, 52 yıl hapse çarptırıldı. Antalya'nın Manavgat ilçesinde bir ilköğretim okulundan 2 yıl önce emekli olan 56 yaşındaki Muhsin Ş., ilköğretim okulunda 5 yıl boyunca eğitim verdiği 14 yaşındaki kız öğrencisine 'ders çalıştırma' bahanesiyle 2 yıl boyunca tecavüz etti. Emekli öğretmen görüntüleri de kameraya kaydetti. İlköğretim öğrencisi kız, korktuğu için başına gelenleri kimseye anlatamadı.

Antalya'nın Manavgat ilçesinde bir ilköğretim okulundan 2 yıl önce emekli olan 56 yaşındaki Muhsin Ş., ilköğretim okulunda 5 yıl boyunca eğitim verdiği. 14 yaşındaki kız öğrencisine 'ders çalıştırma' bahanesiyle 2 yıl boyunca tecavüz etti. Emekli öğretmen görüntüleri de kameraya kaydetti. Manavgat Ağır Ceza Mahkemesi'nde sonuçlanan davada tecavüz suçundan 36 yıl, hürriyetten yoksun bırakma suçundan da 16 yıl hapis cezasına çarptırılan emekli öğretmeni, tecavüz görüntülerini bulan 18 yaşındaki kızı polise ihbar etmişti.

EŞİ VE OĞLU GİZLEDİ

Olay tecavüz görüntülerini bulan emekli öğretmenin 18 yaşındaki kızı C.Ş.'nin polise yaptığı ihbarla ortaya çıktı. Babasının K.S. ile ilişkisinin görüntülerini gören C.Ş., olayı önce annesine anlattı. Olayın ortaya çıkmasıyla çevredekilerin baskısına maruz kalacağından korkan öğretmenin eşi H.Ş., öğretmenlik ataması bekleyen oğlu C.Ş. ile birlikte olayı gizlemeye karar verdi.

KIZI İHBAR ETTİ

Lise öğrencisi C.Ş., babasının tecavüzcü olduğunu bir hafta gizleyebildi. Vicdan azabına dayanamayan kız, polise ihbarda bulundu. İhbar üzerine Antalya Asayiş Müdürlüğü Ahlak Büro Amirliği ekipleri emekli öğretmenin Manavgat İlçesi Şelale Mahallesi'ndeki evine baskın yaptı. Sabaha karşı yapılan operasyonda 2 çocuk babası emekli öğretmen Muhsin Ş. ve suçu gizlediği ifade edilen eşi H.Ş. gözaltına alındı.

GÖRÜNTÜLER BİLGİSAYARINDA BULUNDU

Polis evde yaptığı aramada, emekli olduktan sonra öğrencilere ders verdiği öğrenilen Muhsin Ş.'nin kullandığı belirlenen bilgisayar ile 200 CD'ye el koydu. Bilgisayarı incelemeye alan polisin ele geçirdiği CD'lerde öğrencisine tecavüz ettiği görüntüler ele geçirildi. Pazarcı eşi H.Ş. ile birlikte ifadesi alınan emekli öğretmen Muhsin Ş., adliyeye sevk edildikten sonra tutuklanarak cezaevine gönderildi.

52 YIL HAPİS CEZASI

Ocak ayında tutuklanan tecavüzcü öğretmenin karar duruşması 3 Temmuz'da Manavgat Ağır Ceza Mahkemesi'nde görüldü. Duruşmada tecavüz iddialarını reddeden Muhsin Ş., 15 yaşını tamamlamamış çocuğun cinsel istismarı suçundan 36 yıl, çocuğu cinsel amaçlı hürriyetten yoksun bırakma suçundan da 16 yıl olmak üzere toplam 52 yıl hapis cezasına çarptırıldı. Sanığın oğlu C.Ş. ise suçun delillerini yok etmek suçundan 10 ay hapis cezası verildi.

Milletvekilinin torununu kaçıran zanlılara linç girişimi


Şanlıurfa Bağımsız Milletvekili Seyit Eyyüpoğlu'nun torununun kaçırılması ve fidye istenmesi olayıyla ilgili gözaltında bulunan 7 zanlı bugün geniş güvenlik önlemi altında adliyeye getirildi. Zanlılara linç girişiminde bulunuldu.

Kaçırılan ve serbest bırakılması için 400 bin TL para istenen çocuğun sağ salim teslim alınmasının ardından fidyecileri takibe alan polis, kentteki plakasız otomobil üzerinde çalışma başlatırken, telefon sinyallerini dinlemeye almıştı. Daha sonra çete üyelerinin içinde bulunduğu plakasız otomobil, Bahçelievler Mahallesi'nde durdurularak, içindeki 4 zanlı gözaltına alınmıştı.

Sorguya alınan zanlıların ifadelerinde, kaçırdıkları S.E.'nin vekil torunu olduğunu bilmediklerini söyledikleri öğrenildi.

Zanlıların ifadeleri doğrultusunda hareket eden polis, çete üyesi olduğu iddia edilen 5 kişiyi daha gözaltına aldı.

Gözaltında bulunan 9 kişiden 2'si savcılık talimatı ile serbest bırakılırken, 7 kişi ise bugün geniş güvenlik önlemi altında adliyeye getirildi. Akrep ve panzerlerle getirilen Kadir A., oğlu Kavas A., oğlu Ömer Faruk A. Mehmet U. Mehmet Y. Mehmet A. Yakup K. isimli 7 zanlıya Şeyhanlı aşireti üyeleri saldırdı. Linç girişiminde bulunan kalabalık güçlükle önlenirken, polis araçları zanlıları linçten kurtarmak için Şanlıurfaspor tesislerine ve daha sonra da adliyenin alt kısmındaki otoparktan içeri götürdü.

Kalabalık grup bu kez de adliye binasına girmek istedi.

Polislerin zor anlar yaşadığı olayda, arbede yaşandı. Daha sonra olay yerine Şeyhanlı aşiretinden eski Ziraat Odası Başkanı Mehmet Eyyüpolu ile Milletvekilinin yakınları gelerek kalabalık grubu sakinleştirdi.

Grup polis nezaretinde adliye bahçesinden dışarı çıkarıldı. Daha sonra olay yerine çok sayıda çevik kuvvet polisi takviye yapıldı. Polislere tek tek jop dağıtıldı. Adliye önündeki Şeyhanlı aşireti üyelerinin bekleyişleri sürüyor.

Sevgilisi için penisine veda etti

Çin'de ekstradan bir penisi daha olan adam, sevgilisi istemediği için birini ameliyatla aldırdı. Çin'in Ganzu bölgesinde yaşayan Ang Qiang iki penisli olarak dünyaya geldi.

"Çıkmaya yeni başladığımızda bu durum kız arkadaşımı şaşırttı. Ama daha sonra onu korkutmaya başladı" diyen 23 yaşındaki Qiang, sevgilisinin isteği üzerine penislerinden birini aldırmaya karar verdi.

Bu tür ameliyatlar genellikte birkaç saatte tamamlanıyor.

Kız arkadaşının isteği üzerine bıçak altına yatan adamın, veda ettiği ikinci organının da gelişimini tamamlamış olduğu ve işlevlerini yerine getirebildiği kaydedildi. 'Diphallus' adı verilen nadir duruma 5.5 milyon erkekte bir rastlandığı belirtiliyor. İtalya'da da aynı biyolojik özelliğe sahip olan bir iş adamı tek penisini aldırmıştı.

Doktorların 'hasta kapma' kavgası


Konya'da bir trafik kazası sonrası sosyal güvencesi olan yaralıyı kendi hastanesine götürmek isteyen özel hastane doktorları, 112 doktorunun tepkisi ile karşılaşınca 112 Acil Servis doktorunu darp etti.

Olay, Selçuklu ilçesi Şeker Tekke kavşağında meydana geldi. Şehir merkezinden İstanbul yolu istikametine seyir halinde bulunan 34 FOT 35 plakalı araç tali yönden hızla çıkan plakasız motosiklete çarptı. Kazada, motosiklet sürücüsü Adem Keskin (34) ile yine aynı motosiklette bulunan Mehmet Yanık (15) yaralandı. 112 ambulansı 4 dakika içinde olay yerine gelip yaralılara müdahale etti.

Olay yeri yakınında bulunan özel hastane ambulansının gelmesiyle işler karıştı. Ambulanstaki Ahmet Sönmez adındaki doktor, sağlık güvencesinin bulunmadığını sandığını yaralılardan Mehmet Yanık'ı (15) olay yerinde bırakıp sosyal güvencesi olan Adem Keskin'i (34) ambulansa alıp özel hastaneye götürdü.

Ambulanstaki Mehmet Tükenmez ve Salim Ergüçlü adındaki ortopedi uzmanı doktorlar, diğer yaralı Mehmet Yanık'ın da sosyal güvencesi bulunduğunu öğrenince, yaralıyı hastaneye götürmek istedi. 112 Acil Yardım doktoru Erdinç Sütçü, olaya müdahale edince doktorlar arasında tartışma çıktı. Sütçü, yaralılara sosyal güvencelerine göre müdahale etmenin yanlış olduğunu söyleyince, Doktor Sönmez, meslektaşını yumrukladı. Vatandaşların araya girmesi ile sakinleşen özel hastane doktoru yaralıyı alamadan olay yerinden uzaklaştı. Mehmet Yanık isimli yaralıyı Konya Meram Araştırma Hastanesi'ne götüren 112 ekibi daha sonra bölge karakoluna özel hastane doktoru ve ekibi hakkında şikayette bulundu.

Doktor Erdinç Sütçü'nün verdiği ilk ifadesinde, "Oly yerine geldiğimizde yaralılar yerdeydi. Olay yerindeki yaralılara ilk müdahaleyi yaptıktan sonra yaralıyı ambulansa almak için harekete geçtik. Bu sırada özel hastanede görevli olduğunu öğrendiğim doktor, yaralılara sosyal güvencesinin olup olmadığını, sosyal güvencesi varsa kendi hastanelerine götürebileceklerini söyledi. Sonra bizim sırt tahtasına yerleştirip ambulansa götürdüğümüz yaralının SSK'lı olduğunu öğrendiler. Yaralıyı bizden almak istediler. O sırada bir arbede oldu. Bunun üzerine özel hastane doktoru ve ekibi yaralıyı hiç de uygun olmayan bir şekilde sırt tahtasından indirip apar topar kendi ambulanslarına almaya çalıştı. Karşı çıktım. Önce bana sonra ekibimdeki doktor arkadaşlarımız ve şoförümüze hakaret etti. Ardından Dr. Sönmez bana küfürler edip yumrukladı. Ben yaralıyı vermedim. Ambulansımıza alıp Meram Araştırma Hastanesi'ne götürdük"dedi. Avukatı ile birlikte Şehit Topel Bölge Polis Merkezi'nde ifade veren Doktor Sütçü ve ekibi, daha sonra görevlerinin başına döndü.

Habertürk

EMO'ların gizli dünyası


Onlar, dar pantolon giyiyor, saçlarını yüzlerinin yarısını kapatacak şekilde itinayla tarıyor, gözlerini koyu renk boyuyor. işte, sıra dışı görünüşleri, davranışları, hatta bakışlarıyla adeta "Ben farklıyım" diyen 'emo' kızları...

Seks bağımlısıyım

Didem Uzel, Arena dergisinin temmuz sayısı için 'Patron' albümü ile ortalığı kasıp kavuran Kenan Doğulu ile röportaj yaptı. İki eski arkadaş olan Uzel ve Doğulu'nun samimi sohbeti arasında Doğulu bilinmeyen yönlerini anlattı: "Tantrik seksle ilgili çok kitap okudum! Evet, meraklıyım ama bu işin ustaları var. Yani ben biraz ürktüm, zamana ihtiyacım var."

İşte Didem Uzel'in kaleminden, Nihat Odabaşı'nın fotoğrafladığı Kenan Doğulu röportajı: "Kenan hiç değişmeyen sıcaklığıyla kocaman kucakladı beni. Sımsıcak, doğal. Egosunu artık çıkmaz sokakta bırakmış. Kahkahası tüm mahalleyi ısıtacak cinsten. Sahnede de olağanüstü bir çekim alanı var, kapılıp gitmemek olanaksız!"

"Ne geçmiş ne gelecek! Önemli olan anı yakalamak, anda yaşamak" diyorsun; bu çok ilgimi çekti. Spiritüel bir yaklaşım bu! Ne demek istiyorsun?
Farkında olmak, o anı hazmetmek, gerekirse zamanı durdurabilecek kadar bilincinde olabilmek, ne söyleyeceğini, nasıl nefes alacağını hissedebilmek ve ona göre davranabilmek.

Yoga yaptığını biliyorum, hangi türüyle daha çok ilgilisin?
Bu konuda uzman değilim. Sadece fırsat buldukça gidiyorum. Ama Bikram yogayı (Bikram yogada 26 çeşit uzama hareketi, 2 çeşit soluk alma yöntemi bulunuyor ve pozisyonlar ortalama 40 derece oda sıcaklığında uygulanıyor) sevmediğimi çok iyi biliyorum.

'Aşka ve kadınlara düşkünüm' diyorsun, yogayla da ilgilisin. O zaman, 'Tantra'yla da ilgili bir şeyler biliyorsundur.
Tantrik seksle ilgili çok kitap okudum! Evet, meraklıyım ama bu işin ustaları var. Yani ben biraz ürktüm, zamana ihtiyacım var.

Geçtiğimiz aylarda bir yazı yazmıştım: 'Kötü öpüşen, iyi sevişemez; işte en iyi öpüşme teknikleri' diye! Fakat şahıslar nedense bütün bu teknikleri benim tecrübe ettiğimi zannedip hakkımda yorum yaptılar. Her gün insanlar öpüşüp sevişiyor ayıp olmuyor da, yazınca mı ayıp oldu anlamadım. Sen de şarkılarında hep bunları dile getiriyorsun; ne söyleyeceksin bu konu hakkında?
"Bütün dünya öpüşüyor, deli gibi sevişiyor! Herkes aşk kavgasında..." Öpüşmek bence her şeyin başlangıcı; giriş, gelişme, sonucun en başı. Bir insanın vücut lisanı nasıl onunla ilgili bir sürü ipucu verirse, öpüşmesi de sevişmesiyle ilgili öyle ipucu verir. Ben sevişip sevişmemeye öpüşmeden sonra karar veriyorum açıkçası. Dudak dudağa ilk değdiği zaman çok itici de geliyor muhtemel partner, çok çekici de...

Peki ya French Kiss! Sence sadece sevgiliyle mi yapılmalı yoksa herkesle olabilir mi?
Ancak o noktaya geldiğin bir kadınla yapılmalı elbette. Yoksa her karşına geçenle 'Gel bi French Kiss yapalım' olmaz tabii...

Canını en fazla sıkan soru hangisi?
"Ne zaman evleniyorsun?" Çünkü son zamanlarda herkesin sorduğu bir soru. Tamam, beni mutlu görmek istiyorlar, anlıyorum, ama "Haftaya evleniyorum" diye cevap vermeyeceğim kesin. Bu yüzden saçma geliyor bu soru bana.

Seni korkutan bir kadın tipi var mı?
Çok bildiğini zanneden kadınları sevmiyorum. Bilip de bilmiyormuş gibi yapanları keşfetmek daha çok hoşuma gidiyor. Ukalalık sevmiyorum, çok fazla dominant olmaya çalışan kadınlardan hoşlanmıyorum. Yani aslında olduğu gibi görünen kadınları seviyorum. Sahtekarlık, yalan, en ufak bir problem hissedersem hemen kaçıveriyorum.

Seni bir kadında hayal kırıklığına ne uğratabilir mesela?
Yalan... Çünkü güvenmek istiyorum.

E, yaptığın 'Beyaz Yalan' şarkısı ne olacak peki?
Biraz sempatikleşmeye çalışıyorum bir yandan da... Çok yalan içerisinde yaşıyoruz, bu yüzden yalanlar hiç olmazsa biraz beyazlaşsın istedim.

Sahnede seni izlerken bir yandan da kadın hayranlarını takip ettim. Açık söyleyeyim, sahnedeki duruşunda, auranda bir seksilik var; kapılıyorlar sana...
Çok seviniyorum bu duruma.

Neden?
Çünkü çok seviyorum kadınları. Ama hepsini alamazsın Kenan! Almak istiyorum!

Senin için kadında yaş önemli mi?
Ben çocuk ruhluyum. Genç insanlarla zaman geçirmeyi çok seviyorum. 20'likler çıtır diye tabir ediliyorsa da beni son derece etkiliyorlar. Dünya görüşleri farklı ve çok daha hızlı düşünüp hareket ediyorlar.

Anladım, 30 üzerinin şansı yok!
Hayır, var. Kadın gibi kadın olmak başka bir şey, kadın adayı bir kız olmak başka bir şey.

Bir kadının en güzel yaşı hangisi sence?
25'le 35 arası. Çok mu kısalttım arayı?

Bence evet! Hayran kitleni bu kadar kısıtlamak olmaz!
Tamam, o zaman 22 ile 40 arası olsun! Hiçbirini ayırmış gibi olmayayım.

Bir kadınla ilişki yaşarken bir diğeriyle de ilişkiye başladığın oldu mu hiç? Üçünü birarada idare ettiğin zamanlar...
Yıllar boyu konsantrasyonum hep aşk üzerine olduğu için zaman zaman başıma öyle şeyler geldi. Ayarlaması, dengeleri kurması zor bir durum... Ama çok severken ve hakikaten çok inandığım bir kadınla hayatımı paylaşırken, artık her gece uyuduğum biriyse, onu aldatmam. Sıkılırsam da aldatmadan önce ilişkiyi bitirmeye çalışırım. İyi bir sevgili miyim? Gerçekten kendimi verip her şeyimi emanet ettiğim zaman vazgeçilmezim...

KENAN'LA KAYIT DIŞI KONUŞMALAR

Gece en erken saat 03.00'te yatıyor, 11.00'de kalkıyor ve hiç aksatmadan spor salonunun yolunu tutuyor.

Lanvin, Come de Garson, John Sullivan bu yıl giyimde en sevdiği markalar ve alışverişini buralardan yapıyor. Aksesuvarda olmazsa olmazının saat olduğunu söylüyor ve Audemar Piguet marka saat kullanıyor.
Duman, Yalın, Bora Uzer, Sıla, MFÖ, Ceza, Şebnem Ferah ve Teoman dinlemeyi seviyor.

Kolay aşık olmadığını ve sevgilisiyle paylaşmaktan en çok hoşlandığı şeyin akşam beraber uyuduktan sonra sabah beraber uyanmak olduğunu söylüyor.
En seksi bulduğu şey, topuklu kadın ayakkabısı...

Seksin bu hayatta en zararlı alışkanlığı olduğunu düşünüyor ve ekliyor: "Başıma hep iş açmıştır."

Babasının cesedi yanında kurtarılmayı bekledi

Bursa'nın Orhangazi ilçesinde emekli polis memuru, ehliyetsiz kızının kullandığı otomobilin kamyonete çarpması sonucu hayatını kaybederken, genç kız ise ağır yaralandı. Araç içinde sıkışan genç kız, babasının cansız bedeni yanında kanlar içinde kurtarılmayı bekledi.


Edinilen bilgiye göre, kaza, Orhangazi'de göl yolu üzerinde öğle saatlerinde meydana geldi. Ehliyetsiz olduğu iddia edilen Zuhal B. (21) 16 VS 155 plakalı otomobille Orhangazi'den Gölyaka köyü istikametine seyrederken aniden ters istikamete dönmek için direksiyonu çevirdi.

Bu sırada Narlıca beldesinden Orhangazi'ye gelen TEDAŞ'ın taşoren firmasına ait Abdullah T. (62) idaresindeki 34 AE 2889 plakalı elektrik arıza kamyoneti, aniden önüne çıkan otomobile çarptı. Kamyonet sürücüsü otomobile çarpmamak için frene basmasına rağmen kayan araç, otomobili de önüne alarak yoldan çıktı.

Hurdaya dönen otomobilin yolcu koltuğundaki emekli polis memuru Osman B. (53) olay yerinde hayatını kaybetti. Emekli polisin otomobilini kullanan kızı Zuhal B. ise kanlar içinde yardım bekledi. Sağlık ekipleri tarafından Orhangazi Devlet Hastanesi'ne kaldırılan Zuhal B., ilk müdahalenin ardından Bursa Devlet Hastanesi'ne sevk edildi. Genç kızın sağlık durumunun ciddiyetini koruduğu öğrenilirken, kazadan yara almadan kurtulan elektrik arıza aracının sürücüsü ise olay yerine gelen Orhangazi İlçe Jandarma Komutanlığı ekiplerince gözaltına alındı.

Trafik kazası kurbanı olan emekli polis memuru Osman B.'nin cesedi, Orhangazi Belediyesi itfaiye ekiplerinin kesici aletleriyle otomobilden çıkartıldı. Emekli polis memurunun otomobilden çıkan ruhsatlı tabancası ise jandarma ekipleri tarafından emniyete alındı. Osman B.'nin cenazesi Orhangazi Devlet Hastanesi morguna kaldırılırken, kazayı haber alan eşi Gülyaşar B. ise hastanede gözyaşlarına boğuldu. Kazayla alakalı soruşturma sürdürülüyor.

İHA

"Hac komisyoncusu" müdüre 10 ay hapis!


Suudi Arabistan'ın Cidde Kenti'ndeki beş yıldızlı bir otelde kalan her THY personeli için komisyon aldığı iddiasıyla hakkında rüşvet suçundan 12 yıl hapis istemiyle dava açılan dönemin THY Yer İşletme Başkan Yardımcısı Hamit Kahveci, görevi kötüye kullanma suçundan 10 ay hapis cezasına çarptırıldı.

Türk Hava Yolları'nda (THY) Yer İşletme Başkan Yardımcılığı yaptığı 2005 yılında, Hac döneminde özel bir otelde kalan her THY personeli için 10 dolar komisyon aldığı iddiasıyla Hamit Kahveci hakkında 2007'de dava açılmıştı. Mahkeme, rüşvet suçunun unsurları oluşmadığı ama haksız menfaat temin etmesi nedeniyle görevi kötüye kullandığı gerekçesiyle 1 yıl hapis cezası verdi. Ceza 10 ay hapise çevrildi.

Kadın polis fuhuş operasyonunda yakalandı!

İstanbul'da, yabancı uyruklu kadınlara zorla fuhuş yaptırdıkları belirlenen 15 kişi tutuklandı. Gözetim altına alınan yabancı uyruklu kadınlardan 2'sinin AIDS virüsü taşıdığı belirlendi. Birinin ise ülkesinde polis olduğu öğrenildi.












Alınan bilgiye göre; ihbar üzerine harekete geçen İstanbul İl Jandarma Komutanlığı ekipleri; Büyükçekmece, Silivri ve Beylikdüzü ile Tekirdağ'da otellere yabancı uyruklu bayan ve müşteri temin ettikleri, fuhuş yapan bayanları otelde müşterilere pazarladıkları ve bayanlara uyuşturucu madde temin ettikleri belirlenen Ali B. liderliğindeki şebekeyi takibe aldı. Şebeke üyelerinin, faaliyetlerini Büyükçekmece, Silivri, Beylikdüzü ve Tekirdağ'da belirlenen 12 adresin yanı sıra, 5 otelde gerçekleştirdiği belirlendi. 28 Haziran 2009 tarihinde harekete geçen jandarma ekiplerinin düzenlediği operasyonla şebeke lideri Ali B. İle birlikte 14 kişi yakalandı. Şahıslarla birlikte bir ruhsatsız tabanca, bir adet kuru sıkı tabanca ve bu tabancaya ait şarjör, 14 adet kuru sıkı tabanca fişeği, 4 adet uyuşturucu hap, 4 gram kubar esrar, bir adet sahte olduğu değerlendirilen nüfus cüzdanı ve 30 adet cep telefonu ele geçirildi.

Türkmenistan, Kazakistan, Ukrayna, Moldova, Rusya, Bulgaristan, Özbekistan ve Fas uyruklu 49 bayan da örgütün elinden kurtarıldı. Kadınların 2'sinde AIDS, çıkarken birinin Rusya'da polis olduğu belirlendi. Çetenin kadınlara otellerde 3 geceliği 700 TL'den fuhuş yaptırdığı belirtildi. Bir kadın ile 3 geceliğine anlaşan ve ilk gecesinde operasyona yakalanan bir müşterinin ise otel yetkililerinden parasının iade edilmesini istediği ancak alamadığı öne sürüldü. 48 kadının Yabancılar Şube Müdürlüğü'ndeki işlemlerinin tamamlanmasından sonra sınır dışı edilecekleri öğrenildi. Jandarmadaki sorguları tamamlanan Ali B.'nin de aralarında bulunduğu 15 kişi, sevk edildikleri mahkeme tarafından tutuklanarak cezaevine gönderildi.

Çuvalcı tim komutanı öldü


Süleymaniye'de Türk askerinin başına çuval geçiren ABD timinin komutanı Daniel Monk'un genç yaşta öldüğü ortaya çıktı. Savaşın stresini kaldıramayan Monk, aşırı doz reçeteli ilaç aldıktan sonra kalp krizi sonucu 10 ay önce öldü.

Monk'un odasında, "Çuval" kitabı ve 19 Aralık 2006 tarihli, olayın yer aldığı Hürriyet Gazetesi bulundu.Kuzey Irak'ın Süleymaniye kentindeki Türk özel harekát timlerinin bulunduğu büro, Amerikan ordusuna bağlı askerler tarafından 4 Temmuz 2003'te basılmıştı. Kerkük'ün Kürt valisine suikast hazırlığında oldukları iddiasıyla yakalanan 11 Türk askeri, kafalarına çuval geçirilerek Kerkük'e götürülünce, Ankara-Washington ilişkileri gerilmişti.Çuval olayının 6'ncı yıldönümünde, baskını yapan Amerikan 173. Hava İndirme Tugayı'nın başındaki tim liderinin, aylar önce öldüğü öğrenildi.

Karargáha ilk giren oydu
Hürriyet'in, Türk askerleriyle birlikte ABD'li timin kötü muamelesine maruz kalan İngiliz Michael Todd'tan elde ettiği bilgiye göre, Türk özel timinin karargáhına ilk giren Amerikan askeri olan Daniel Monk, 10 Eylül 2008'de, ABD'nin Georgia eyaletindeki Duluth şehrinde, annesinin evinde öldü. Gece yarısı mutfakta bilincini kaybedip düşen Monk'un cesedini, sabah annesi buldu.

29'una bir gün kala öldü
ABD'li tim komutanının abisi Andy Monk, sorularımız üzerine gönderdiği e-posta mesajında, 29'uncu yaş gününe bir gün kala can veren kardeşinin, Kuzey Irak'tan ayrıldıktan sonra Katar'ın başkenti Doha'da güvenlik taşeronu olarak çalıştığını bildirdi. Andy Monk, kardeşinin ölümünün ardından, odasında, İngiliz yazar Mike Todd'un yazdığı "Çuval" kitabı ve Todd'un ona gönderdiği 19 Aralık 2006 tarihli Hürriyet Gazetesi'ni bulduklarını belirtti. Monk'un açıklamaları o gün manşet olmuş, Türkiye'de uzun süre tartışılmıştı.Adli tıp raporunda, yüksek tansiyon hastası olan Monk'un, bir dizi reçeteli ilaçtan aşırı doz aldığı ve bunun sonucunda kalp krizi geçirdiği belirlendi. 11 Eylül 1979'da Atlanta'da doğan Monk, 13 Eylül 2008'de First Baptist Church'te yapılan cenaze töreninin ardından Deluth şehir mezarlığında toprağa verildi.Cenaze hizmetleri şirketinin, Monk anısına internette açtığı taziye defterine ulaşılabiliyor. Yakınları tarafından doldurulan defterde, "Daniel'ı nazik bir dev olarak hatırlayacağız. (Irak'tan) gönderdiği fotoğraflar şimdi daha kıymetli. O, Amerikan ordusunun yüksek değerlerini verdiği hizmet boyunca hep gözeten gerçek bir vatansever ve savaşçıydı" gibi ifadeler dikkat çekiyor.

Şok ölüm hakkında iki teori
Kerkük'teki Amerikan Hava Üssü'nde 4 Temmuz gecesi 11 Türk askeri ile birlikte Amerikalı askerlerin kötü muamelesine maruz kalan İngiliz yazar Michael Todd, daha sonra iyi arkadaş olduğu Daniel Monk'un ölümünü Hürriyet'e şöyle yorumladı:Travma sonrası stres: "Monk ile 2004 yılından bu yana sürekli temas halindeydim. Monk, Irak Savaşı'nda yaşadıklarından dolayı ızdırap çekiyordu. Ölüm nedeninin, 'Travma Sonrası Stres Bozukluğu'na bağlı olup olmadığını hiçbir zaman öğrenemeyeceğiz. Bu sendromdan bunalıma giren birçok ABD askeri intihar etti." Birileri susturdu mu: "Ailesi sessizce yas tutmayı tercih etti. Ancak ölümünü şüpheyle karşılıyorum. Bazı kişiler Monk'u susturmuş olabilir. Çünkü o, ABD Ordusu'ndan baskınla ilgili konuşmaya cesaret eden tek askerdi. Süleymaniye olayının iç yüzünü anlatan 'Çuval' adlı kitabımın tanıtımı için Türkiye'ye geldiğimde, Türk televizyonuna çıkmayı kabul edecek kadar cesurdu. Ancak yukarıdan gelen baskıyla programdan çekilmişti. Türk askerlerine yapılanlardan dolayı özür bile diledi."

Bulgaristan'da trafik faciası: 7 Türk öldü


Bulgaristan'ın Lübimets ile Svilengrad kasabası arasında meydana gelen trafik kazasında 1'i çocuk, 7 Türk hayatını kaybetti.

Almanya'dan Türkiye'ye gitmek üzere Bulgaristan'dan transit geçiş yapmaya çalışan Münih plakalı bir minibüs Svilengrad kasabasına yakın bir yerde karşı yönden gelen bir Sırp otobüsüyle çarpıştı.

Saat 06.15'te meydana gelen kazada minibüste bulunan 1'i çocuk, 7 kişi hayatını kaybetti.

Otobüsün şoförünün de kazada yaralandığı bildirildi. Yetkililer, kazada hayatını kaybeden Türk vatandaşlarının kimliklerinin belirlenmesi için çalışmaların sürdüğünü açıkladı.

Kaza yüzünden E-80 otoyolu trafiğe kapatılırken, transit geçiş yapan ve çoğunluğunu gurbetçilerin oluşturduğu araçlar Hamzabeyli-Lesovo gümrük kapısına yönlendiriliyor.

KPSS'de kopya skandalı


Iğdır'da, 60'a yakın öğretmenin, kurdukları bir merkezden Türkiye'nin değişik illerinde Kamu Personel Seçme Sınavı'na (KPSS) giren ve para karşılığında anlaştıkları kişilere de soruların cevaplarını telekonferans sistemiyle ilettiği iddia edildi.

Iğdır Emniyet Müdürlüğünün konuyla ilgili soruşturması sürerken, soruşturma kapsamında şu ana kadar gözaltına alınan 30 kişiden 4'ü tutuklandı. Polisin soruşturmasında, söz konusu sınavın yapıldığı gün, çevre illerden Iğdır'a geldiği belirlenen 60'a yakın öğretmenin, fotoğraflanarak ele geçirilen soru kitapçığını çözmek için 5 ayrı yerde merkez kurdukları tespit edildi. Öğretmenlerin, daha önce para karşılığında anlaştıkları ve çevre illerden gelerek Iğdır'da sınava giren kişilere, soruların cevaplarını ilettikleri öğrenildi.

Bunun üzerine, Iğdır Cumhuriyet Başsavcılığının talimatıyla genişletilen soruşturmada, öğretmenlerin yalnızca Iğdır'da değil Ankara, İzmir, Bursa, Giresun, Erzurum ve Trabzon başta olmak üzere Türkiye'nin değişik illerinde sınava giren öğrencilere de aynı yöntemle soruların cevaplarını ilettiği belirlendi. Söz konusu iddialarla ilgili kişilerin adreslerinde yapılan aramalarda çok sayıda bilgisayar, cep telefonu, cep telefonu kulaklığı, fotoğraf makineleri ve suçla ilgili olduğu değerlendirilen dokümanlara ulaşıldığı kaydedildi.

A.A

Cumhurbaşkanı Gül'e şok tepki


İzmir´e, yengesi Şadan Satoğlu´nun vefatı nedeniyle, dayısı Nazif Satoğlu´na taziye ziyaretine gelen Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, eve girmeden önce sokakta tepki gösterildi.

İŞSİZ GENÇ KIZDAN CUMHURBAŞKANI GÜL'E TEPKİ
Yanına gelen üniversite mezunu Sinem Örsçek, ``Bu ülkedede neler oluyor bilmek istiyorum. Bu insanlar sizi neden alkışlıyor anlamıyorum'' dedi.Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, yengesi Şadan Satoğlu´nun geçen 9 Haziran´daki vefatının ardından İzmir´de yaşayan dayısı Nazif Satoğlu´na taziye ziyareti için bugün saat 20.30 sıralarında, Ana uçağıyla İzmir Adnan Menderes Havalimanı´na geldi. İzmir Valisi Cahit Kıraaç´ın karşıladığı Gül, havalinanında herhangi bir açıklama yapmadan sivil plakalı, Mercedes marka bir otomobile binerek ayrıldı. Havalimanı çıkışında konvoyda bulunan basın araçları, trafik polisleri ve koruma araçları tarafından ablukaya alındı, takip etmelerine izin verilmedi. Bu abluka Gaziemir Akçay Caddesi, Uzundere Çevre Yolu´nun Limontepe girişine kadar devam etti.

Cumhurbaşkanı Gül, dayısının evinin bulunduğu Yeşilyurt semtindeki sokakta yaklaşık 100 kişi tarafından alkışlarla karşılandı. Sokakta toplananlardan 32 yaşındaki Sinem Örsçek, hızlıca Gül´e doğru gelerek, ``Bu ülkedede neler oluyor bilmek istiyorum. Bu insanlar sizi neden alkışlıyor anlamıyorum'' dedi. Örsçek korumalar tarafından uzaklaştırılırken, kendisine sevgi gösterisinde bulunan vatandaşlarla kısa süre sohbet eden Gül, ardından dayısının evine girdi.

Korumalarının uzaklaştırmanının ardından aynı sokaktaki kendi apartmanlarına giren Sinem Örsçek bir süre sonra dışarı çıktı. Basın mensuplarına açıklama yapan Örsçek, Hacettepe Üniversitesi İstatistik bölümünden mezun olduğunu, endüstriyel asarım mesteri yaptığını anlattı. Örsçek, bugüne kadar birçok ekonomik kriz yaşandığını, başarılı bir öğrenim hayatı geçirmesinde, okuduğu okullarda her zaman birinci olmasına rağmen iş bulamadığını, tepkisinin buna olduğunu söyledi. Cumhurbaşkanı Gül´ün korumaları Örsçek´e iş bulma konusunda yardımcı olacakları sözünü verdi. Örsçek daha sonra Gül´ün dayısının evinin tam karşısındaki apartmanda bulunan dairelerine girdi.

Ay'da müthiş buluş


Ay'a gönderilen sonda Kaguya tarafından yapılan analizler sonucunda Ay'da, tüm dünyanın peşinde olduğu nükleer enerji ve bomba yapımının temel taşı, en ağır doğal element olan uranyumun varlığına ilişkin bulguların ilk defa saptandığı bildirildi.

Ria Novosti ajansının haberine göre, bir grup Amerikalı ve Japon bilim adamının çalışmalarının sunulduğu ve Teksas'ta yapılan Ay ve gezegenlerin incelenmesine ilişkin 40. konferansta, Kaguya'nın gama ışınlı spektrometresi ile edinilen verileri değerlendirildi.

NÜKLEER ENERJİ VE NÜKLEER BOMBANIN TEMELİNDEKİ MADDE
Konferansta, en modern gama ışınlı spektrometre ile donatılan Kaguya'nın Ay'da uranyum dışında toryum, potasyum, oksijen, magnezyum, silisyum, kalsiyum, titanyum ve demir gibi elementlerin de izine rastladığı belirtildi. Uranyum, nükleer bomba ve barışçı nükleer enerji elde etmek için hayati önem taşıyan madde.

Daha önce, Apollo Projesi ve "Lunar Prospector" (Ay Madencisi) uzay aracı vasıtasıyla Ay haritasının oluşturulması denemesinde Ay yüzeyindeki maddeler tespit edilmeye çalışılmış ve çok az element belirlenmişti.

Ay araştırmaları projesindeki Gezegen Bilimleri Enstitüsü bilim adamlarından Robert Reedy, edinilen son bulguların Ay'ın kökeni, evrimi ve madde yapısının daha iyi anlaşılması için yararlı olacağını ve sonraki projelerde yüzeydeki maddelerin araştırılmasına da yardımcı olacağını vurguluyor.

AY TOPRAĞINDAKİ ELEMENTLERİ BELİRLEYECEK
İsmini geleneksel bir Japon hikayesindeki bir prensesten alan ve ana uzay modülüne bağlı iki uydudan oluşan Kaguya sondası, Ay'ın ayrıntılı haritasını çıkarmak, Ay toprağındaki mineral ve diğer elementlerin dağılımını belirlemek, toprak yüzeyi ve alt katmanların yapısını incelemek için fırlatılmıştı.

Japonya Uzay Keşif Ajansı (JAXA) tarafından Japonya'nın güneyindeki Tanegaşima adasındaki uzay merkezinden 14 Eylül 2007'de H-2A adı verilen füzeyle fırlatılan Kaguya sondası, Ay'ın yörüngesindeki görevinden sonra, 10 Haziran 2009 tarihinde paralele yakın bir açıyla kontrollü olarak Ay yüzeyine indirildi.

Bilim adamları, sondanın Ay ile çarpıştığı andaki etkilerini de araştırdı.

Öğrencilerine kendi pornosunu dağıttı!


ABD'de bir okulda inanılmaz bir seks skandalı yaşandı. 5. Sınıf öğrencilerin sınıf geçmeleri anısına bütün bir yılın muhasebesini içeren özel bir DVD hazırlayan kadın öğretmen, DVD'nin içine yanlışlıkla evde kendi kaydettiği ‘amatör videosunu' kaydedince ülkenin gündemine oturdu.

DVD'leri öğrencilere dağıtan öğretmenin bu amatörce hatasını önce öğrenciler de fark etmedi.

Diğer arkadaşları gibi DVD'yi izlemeden ailesine gönderen bir öğrencinin velileri ise, çocuklarının şirin anılarını izlemek için hazırlanırken bu skandal görüntülerle karşılaştı. Hemen öğretmenle irtibata geçen veliler, sinir krizi geçirmeye başlayan kadın öğretmenin isteğiyle diğer velilerle irtibata geçip DVD'leri toplamaya çalıştı.Öğrencilerine kendi pornosunu dağıttı! Veliler, öğretmenin mesleğini iyi yapan bir insan olduğunu ve bu durumun sadece talihsiz bir yanlışlık olduğunu söylerken, okul yönetimi hazırlanacak yeni bir DVD'nin öğrencilere verileceğini açıkladı.

Silahlı saldırı böyle görüntülendi


Denizli'de bir alışveriş merkezinin önünde 3 kişinin yaralanmasıyla sonuçlanan silahlı saldırı, güvenlik kamerası tarafından saniye saniye görüntülendi.

Edinilen bilgiye göre, dün akşam saatlerinde Üçgen Mevkii'nde bulunan bir alışveriş merkezinin önünde meydana gelen olayda, bir otomobilin içinden açılan ateş sonucu biri ağır 3 kişi yaralanmış, olayla ilgili 3 şüpheli gözaltına alınmıştı. Silahlı saldırı işyeri güvenlik kamerası tarafından saniye saniye görüntülendi. Güvenlik kamerasına yansıyan görüntülerde, alışveriş merkezinin önünde bulunan ana yolda kısa bir süre park eden bir otomobildeki şahıslar, daha sonra alışveriş merkezinin önünden hızla geçerken, kapının önündeki bir aracın yanında bulunan şahısa ateş açıyor.

Çevredeki vatandaşların büyük bir korku ve panikle kaçıştığı olayda, aracın yanındaki kişi aracın arkasına gizlenerek kendini kurşunlardan korumaya çalıştı. Bacak ve kol bölgesine isabet eden kurşunlarla yaralanan şahıs, kısa bir süre ayakta durduktan sonra yere yığıldı. Ateş eden şahıslar ise arabayı durdurmadan hızla olay yerinden uzaklaşırken, korku ve paniği kısa sürede üzerinden atan vatandaşlar yaralının yanına koştu. Olayın meydana gelmesinin ardından alışveriş merkezinin önü adeta ana baba gününe dönerken, kısa sürede olay yerine gelen ambulans, yaralılara ilk müdahaleyi yapıp, hastaneye götürdü.

İHA

Olayda, alışveriş mağazasının önünde bulunan 14 yaşındaki bir çocuğun yanı sıra, mağazanın içinde olan bir güvenlik görevlisi de hafif yaralandı

Sapık baba dehşeti


Etiyopya ajansı ENA'nın haberine göre adı açıklanmayan baba, kızını 18 yıl boyunca köpeklerle birlikte zincire bağlayıp tecavüz etti.

Polisin, ajansa verdiği bilgilere göre Başkent Addis Ababa'ya 100 kilometre uzaklıktaki Adama'da yaşanan dehşet verici olayda, baba kızına 4 yaşından itibaren hapis hayatı yaşattı. Zihinsel özürlü annesinin ölümünden sonra evindeki gizli bir odaya kızını kapatıp köpeklerle birlikte zincire bağlayan acımasız baba, 18 yıl boyunca kızına işkence ve tecavüz etti. Bu sürede babasının attığı ekmek kırıntıları ile beslenen talihsiz kız, hayatta kalmak için köpeklerin mamasını yedi.

Şimdi 22 yaşında olan ve sağlık durumunun kötü olduğu belirtilen kızın hastanede tedavi altına alındığı kaydedildi. Adama Belediye Başkanı Tadelle Shigute ise tutuklanan babanın yakında mahkemeye çıkarılacağını belirtti. Skandalın ortaya çıkmasından sonra yüzlerce Etiyopyalı kadın, babanın idam edilmesi talebiyle yürüyüş yaptı.

Olay, Avusturya'da, evinin bodrumuna kızını 24 yıl boyunca hapsedip tecavüz eden ve kızından 7 çocuk sahibi olan sapık baba Josef Fritzl'i hatırlattı. Fritzl, Mart ayında ömür boyu hapse mahkum edilmişti.

Sosyetede bacağına sıkarım davası


Sosyetik güzel Ceyla Gölcüklü, eski sevgilisi Tanyeri'nin "Korumalarım bacağına sıkacak" diye tehdit ettiğini söylüyorİran asıllı İngiliz petrolcü Shery Shahnavaz'ın eski eşi Ceyla Gölcüklü, bir dönem birlikte olduğu işadamı Zeki Tanyeri hakkında, kendisini ölümle tehdit ettiği gerekçesiyle dava açtı.

Daha önce, iki milyon dolarlık mücevherinin Maldiv Adaları'nda kaybolmasından, birlikte tatile gittiği Zeki Tanyeri'yi sorumlu tutan ve şikâyetçi olan Gölcüklü, "hırsız" dediği eski sevgilisini bu kez telefonuna tehdit mesajları göndermekle suçladı. Can güvenliğinin tehlikede olduğunu öne süren Gölcüklü, ölüm tehditleri yüzünden kızının psikolojisinin de bozulduğunu öne sürdü. Avukatı Fatih Volkan'ın Cumhuriyet Başsavcılığı'na verdiği dava dilekçesine göre çifti davalık eden olay, Nisan 2009'dan önceki birliktelikleri sırasında başladı. Gölcüklü, üç yıl aşk yaşadığı Zeki Tanyeri'yi iki milyon dolar değerindeki kolyesini çalmakla suçladı.Tanyeri ise iddiaya "Benim iki arabamın fiyatı iki milyon dolar. Arabalarımın toplamı dört milyon dolar. Hâkim, geçen yılki ciromuza baksa Ceyla'nın iddialarına güler" sözleriyle yanıt verdi. Dilekçede işadamı Tanyeri, Mart 2009'da Ceyla Gölcüklü'nün evine giderek eski sevgilisini dövmekle de suçlandı. Gölcüklü, evdeki tartışma esnasında odasının kapısının kırıldığını ve Tanyeri'nin kendisinin üzerine içi dolu şarap kadehi fırlattığını öne sürdü.

İKİ YIL HAPİS İSTEDİ
Dilekçede Tanyeri'nin; tehdit, hakaret, mala zarar verme ve güveni kötüye kullanma suçlarından altı aydan iki yıla kadar hapis ile adli para cezasına çarptırılması talep edildi. Tanyeri ailesi de geçtiğimiz günlerde açtıkları davada Ceyla Gölcüklü'nün tehdit, şantaj ve hakaretten cezalandırılmasını istemişti. Gölcüklü'nün, Tanyeri'ne gönderdiği faksta "Yediğin yemekten sana hizmet eden kadına kadar her şeyin parasını ben ödüyorum. Oturduğu evin parasını kadına ödeten adam karaktersizdir, jigolodur" dediği iddia edilmişti.

Mal Paylaşımında Şok Karar


Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2007 yılında vermiş olduğu kararda, edinilmiş mallara katılma alacağı için 10 yıllık zamanaşımı süresinin uygulanması gerektiğine karar vermişti. Yargıtay 8. Hukuk Dairesi, bu kararı bozdu.

Bundan böyle boşanan çiftler mal paylaşımı için en geç 1 yıl içinde dava açmak zorunda kalacak. Çünkü Yargıtay 8. Hukuk Dairesi, dava açma süresi için '10 yıl yerine 1 yıl' kararını verdi.

Boşanmadan sonra eşler birbirlerine karşı 10 yıl içinde mal rejimi alacakları, katılım payları için dava açabiliyorlardı. Yargıtay 8. Hukuk Dairesi son kararında dava zamanaşımı süresini 1 yıl olarak belirledi. Bundan en büyük zararı boşanan kadınlar görecek.

Yargıtay 8. Hukuk Dairesi, katkı payı alacağında zamanaşımının boşanmanın kesinleşmesinden itibaren 1 yıl olduğuna karar verdi. Oysa Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2007 yılında vermiş olduğu kararda, edinilmiş mallara katılma alacağı için 10 yıllık zamanaşımı süresinin uygulanması gerektiğine karar vermişti.

Kararı ntvmsnbc'ye değerlendiren Kadınlara Hukuki Destek Merkez Derneği (KAHDEM) Başkanı Av. Habibe Yılmaz Kayar, boşanmadan kaynaklanan mal rejimi alacaklarının genel alacak hükümlerine ve 10 yıllık zamanaşımına tabi olduğu konusunda genel bir uzlaşma olduğunu vurgulayarak, son kararın şaşkınlığa yol açtığını söyledi.

Kayar, mal rejimi alacaklarıyla ilgili dava zamanaşımı süresinin 1 yıla düşürülmesinden daha çok kadınların zarar göreceğini belirterek, "Asıl sorun, mal rejimi davasının daha çok kimlerin açtığı, kimlerin yararlandığı, ve 10 yıllık zamanaşımının kimlerin lehine olduğuydu. Dünyada ve ülkemizde gayrimenkullerin yüzde 90’larının erkeklerin üzerine kayıtlı olduğu varsayılırsa, katılım alacağı ve katkı payı alacakları daha çok kadınlar tarafından talep edilen bir alacaktır. 1 yıllık zamanaşımı, bu talebi sınırlayan ve süre açısından hak kayıplarına yol açacak nitelikte. Bu oldukça önemli bir konu. Böyle bir karardan kadınların zarar göreceği endişesi çok yoğun bir biçimde hissedilmeli" dedi. Kayar şöyle devam etti:

"Bu yanlışın bir yerden döneceği inancını korumak istiyoruz. Benzeri dosyalarda hakimlerin direnme kararı vermesinin beklendiğini bildirmek istiyorum. En azından Genel Kurul’da tartışılması gerektiğini düşünüyoruz. Yasaların amacı adaleti sağlamaktır. Adaleti sağlarken de toplumun yarısını oluşturan kadınların mağduriyetine yol açabilecek sonuçlardan da kaçınmak gerekir.

1 yıllık zamanaşımının kabul edilmesi halinde, açılmış ve yürüyen davalar bakımından büyük sorun yaratacaktır.

Mal rejimlerine ilişkin olarak Medeni Kanun’da düzenlenmiş özel bir zamanaşımı yok. Bu zamanaşımının ne olacağına ilişkin tartışma geçmiş dönemde yapıldı. Mal rejimi alacaklarının alacak hükümlerine tabi olduğu ve 10 yıllık zamanaşımına tabi olduğu konusunda, neredeyse genel bir uzlaşma vardı. Bununla ilgili 2. Dairesi kararları da var. Tartışma bitti diye düşünürken bu karar herkesi şaşkınlığa düşürdü.

DAİRELER ARASINDA FARKLI UYGULAMA
8. Hukuk Dairesi tarafından verilen bozma kararına karşı yerel mahkemenin ne yapacağını bilmiyoruz. Dileyelim ki yerel mahkeme bu yorumda bulunmasın. Kaldı ki verdiği kararda da zamanaşımını 1 yıl kabul etmeyerek bu kararı vermiş görünüyor. Diliyorum ki hakim bu kararda direnir ve karar Hukuk Genel Kurulu’na gelir. Böylece hem daireler arasındaki farklı uygulama, hem de 10 yıl veya 1 yıllık zamanaşımı konusunda net bir görüş çıkar. Eğer hakim karara direnmez ve karar bu şekilde kesinleşirse bundan sonraki mal rejimi davalarına bakacak 8. Hukuk Dairesi bakımandan geleneğin doğmasına yol açacak nitelikte bir olay.

MAL REJİMİ DAVALARINI BOŞANMAYLA BİRLİKTE AÇIN
Bu uygulamalar süreklilik kazanacak olursa, boşanma davasının kesinleşmesiyle beraber 1 yıllık süre başlıyor. Nafaka-tazminat-boşanan kadının eşinin soyadını kullanması bakımından bu 1 yıllık sürenin zamanaşımı süresi olduğunu düşünürken, artık mal rejiminin de bu süre içerisinde olduğunu düşünmemiz gerekecek. Bu durumda bu tür davaların çok hızlı bir şekilde açılmasını bekliyoruz. Hatta daha ileri giderek şöyle bir öneride bulunabiliriz: "Boşanma davası açılmışsa bir mal rejimi alacak davasının da boşanma davasının yan ısıra açın."

ÜLKEMİZDE SÖZLEŞME ALIŞKANLIĞI YOK
2. Hukuk Dairesi’nde bu karara muhalefet eden bir görüş var. Gerekçeleri, "deliller zamanla eksilir bu nedenle 10 yılılık süre oldukça uzun bir süredir" şeklinde. Bu görüşü savununlara göre, sözleşme varsa 10 yıllık zamanaşımı uygulanır, sözleşme yoksa 1 yıllık zamanaşımı uygulanır gibi bir yaklaşım var. Ülkemizde sözleşme alışkanlığının olmadığı herkesçe bilinen bir şey.

Aranızda sözleşme varsa 10 yıllık zamanaşımı süresinden yararlanırsınız görüşü bir dayatma. Çünkü ezici bir çoğunluk yeni mal rejimi neyse ona uyuyor. Böyle olunca yine mağdur olanlar, aralarında sözleşme olmayanlar ve yeni mal rejimine tabi olanlar olacak."

Zihinsel engelli kıza tecavüz


Kocaeli'nin Karamürsel ilçesinde, mide bulantısı şikayeti üzerine doktora götürülen zihinsel engelli genç kızın hamile olduğu anlaşıldı.

Alınan bilgiye göre, ilçede oturan 16 yaşındaki zihinsel engelli Y.G, sıkça yaşadığı mide bulantısı nedeniyle ailesi tarafından Karamürsel Devlet Hastanesine götürüldü. Yapılan muayenede Y.G'nin 4 aylık hamile olduğu anlaşıldı.

Bunun üzerine aile, Karamürsel Polis Merkezi Amirliğine giderek, olayı bildirdi. Polis ekipleri yürüttükleri soruşturma sonucunda Y.G. ile birlikte olduğu gerekçesiyle komşuları S.U'yu (72) gözaltına aldı.

Cumhuriyet Savcılığınca tutuklama istemiyle nöbetçi Sulh Ceza Mahkemesine sevk edilen S.U, ifadesinin ardından tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı.Cumhuriyet Savcısı nöbetçi mahkemenin kararına itiraz etti. İtirazı değerlendiren Asliye Ceza Mahkemesi şüphelinin tutuksuz yargılanmasına karar verdi.

Bebeğin babasının DNA testiyle belirlenebileceği, bunun da S.U. ile doğduktan sonra bebekten alınacak numunelerin karşılaştırılmasıyla anlaşılabileceği bildirildi.

Hırsızlar kameralara böyle yakalandı




Hırsızlar kameralara böyle yakalandı
Antalya'da bir marketten hırsızlık yapmaya çalışan 2 kişi polis tarafından suçüstü yakalandı. Hırsızların markete girmeleri ve polis tarafından kıskıvrak yakalanmaları Mobese kameralarına yansıdı.

Edinilen bilgiye göre olay, saat 05.00 sıralarında Antalya Muratpaşa İlçesi, Tahılpazarı Mahallesi, Adnan Menderes Bulvarı üzerinde yer alan Yüce Apartmanı'nın birinci katında bulunan bir markette meydana geldi. Sabahın ilk ışıkları ile birlikte hırsızlık için bir markete giren 2 zanlı, devriye gezen asayiş ekipleri tarafından fark edildi.

Polisi gören zanlılardan biri dükkanda kalıp saklanırken, diğeri kestikleri dükkan kepenginden hızla çıkarak kaçmaya çalıştı ancak zanlı, polis tarafından çevrede yapılan kısa bir aramanın ardından yakalandı. Zanlıların markete girmesi ve emniyet güçlerine yakalanması saniye saniye Mobese kameralarına yansıdı.

İHA

Panda görünümlü filler!


Panda görünümlü filler!
Tayland'da geleneksel bir simge olan fillerin, ülkede ilk pandanın doğmasıyla popülerliğini yitirdiğini düşünenler filleri ön plana çıkartmak için panda gibi boyadılar. Bir gösteride yapan grup ilginç görüntüler oluşturdu.

Ünlü yıldız içkiyi fazla kaçırınca...


Ünlü yıldız içkiyi fazla kaçırınca...
İngiliz TV yıldızı Orlaith McAllister, içkiyi fazla kaçırınca olanlar oldu. Çılgınlıklarıyla bilinen seksi yıldız katıldığı gecenin sonunda bar çıkışında eteğini kaldırarak her zamanki çılgın pozlarını verdi.

Laikler neden korkuyor?


The Economist dergisi, tartışmalı askeri yargı yasasını değerlendiren ilginç analizinde "Türkiye'nin laik elitinin gergin olması anlaşılır" denildi. Laiklerin asıl korkusu da şu ifadeyle tarif edildi: Birçoğu, AKP'nin gerçek misyonunun, Türkiye'yi demokratikleşmek değil, onu İslam rejimine dönüştürmek olmasından korkuyor.

İngiliz haftalık dergisi The Economist, son sayısında yer verdiği “Ordu ile hükümet arasındaki gerilim, reformları teşvik edebilir” başlıklı analizinde, askeri yargı yasası için “Ordunun dokunulmazlığına en büyük meydan okuma” ifadesini kullanırken, “Generaller köşeye sıkışmış gibi hissediyorlar ve bu, onları tehlikeli kılıyor” iddiasına yer verdi.

Dergi, bazı hükümet üyelerinin Anayasa Mahkemesi'nin askeri yargıya ilişkin yasayı iptal etmesi halinde rahatlanmış hissedeceğini de savundu. TBMM tarafından kabul edilen askeri yargı ile ilgili tartışmalı yasa ve Kurmay Albay Dursun Çiçek'in tutuklandıktan 18 saat sonra tahliye edilmesine de dikkat çekti.

“LAİK ELİTİN GERGİN OLMASI ANLAŞILIR”
Son “darbe söylemleri”nin Erdoğan'ı yeni bir reform dalgasını başlatmasına yol açmış olabileceğinin de belirtildiği analizde, hükümetin Ruhban Okulu'nun açılmasından söz ettiğine, Erdoğan'ın IMF ile anlaşmaya yönelik müzakerelerin yakında yeniden başlayacağını kaydettiğine dikkat çekildi. Dergi şöyle devam etti: “Sık sık orduyu, Atatürk'ten ilham alan özgür bir yaşam tarzının tek garantisi olarak gören Türkiye'nin laik elitinin gergin olması anlaşılır. Birçoğu, Ak Parti'nin gerçek misyonunun, Türkiye'yi demokratikleşmek değil, onu İslam rejimine dönüştürmek olmasından korkuyor.”

“Ve darbe günleri sona erdi mi? Böyle bir sorunun hala sorulabilmesi, küçük olsa da yeni bir askeri müdahale riskinin hala var olduğunu gösteriyor. Tecrübeli bir askeri gözlemci de ‘Generaller, köşeye sıkışmış gibi hissediyor ve bu onları tehlikeli kılıyor' diyor. Bu da, hükümetteki bazılarının, kendilerinin çıkarttığı yasanın Anayasa Mahkemesi'nce iptal edilmesi halinde neden rahatlanmış hissedeceklerini açıklıyor.”

“BELGE KONUSUNDA ERDOĞAN GERİ ADIM ATMADI”
Spekülasyonların aksine Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, “İrtica ile Mücadele Belgesi” konusunda geri adım atmadığını belirten dergi, Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ'un da tutumunu değiştirmeyerek hükümetin yasayı gözden geçirmesi için “bastırdığı”nın belirtildiğini de yazdı.

“Tüm gözler şimdi Abdullah Gül'e çevrilecek” diyen dergi, Gül'ün yasayı Parlamentoya geri göndermesi halinde “prestijinin büyük bir darbe yiyeceği” yolundaki görüşlerini de aktardı.

The Economist, yasayı “ordunun dokunulmazlığına en büyük meydan okuma” olarak nitelediği analizinde, AKP'nin generallerin gücünü azalttığını, MGK'yı reform ettiğini belirterek, “Sayın Gül'ün cumhurbaşkanlığına getirilmesi, ordunun imajına zedelerken Ak Parti'nin imajını güçlendirdi” yorumunu da yaptı.

ANKA

'Tövbekarlar yarışıyor'a tepki büyüyor

"Tövbekarlar Yarışıyor" programı, İngiliz Guardian gazetesinde "şaka gibi ama değil" diye yorumlandı

Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Bardakoğlu'nun sert tepkisini çeken "Tövbekarlar Yarışıyor" programı üzerine Guardian'ın internet sitesinde, "Hidayete Er, Mekke'yi, Kudüs'ü, Tibet'i Kazan" başılığıyla verilen haberi şöyle başlıyor: "Aynı odada (stüdyoda), 10 tanrıtanımaz, bir imam, bir Rum Ortodoks papazı, bir Musevi haham, bir Budist keşişi; 10 ateisti dine döndürmeye çalışacak. İlk bakışta şaka gibi geliyor ama değil."

Bunun "Kim 500 Bin İster - Kim 1 Milyon İster" programından çok daha cazip olabileceğini hatırlatan muhafazakar Guardian gazetesi, programı şöyle tanıttı: "Yarışmacılar, bu dünya veya ötede tanrıtanımazlığın neler getirebileceğini bir kez daha mülahaza ederek, Hac Yolu, Hıristiyan veya Musevi Kudüs Yolu, Tibet'in başkenti Lasa Yolunda hakikat bilincine erişme imkanına kavuşacak."

"Dediğim Dedik" diyen ateistler, din yolu ve Vatikan-İstanbul Patrikhanesi veya üç semavi dinin merkezi Kudüs Eski Kent veya Tibet-Himalaya'nın şaheser serin ikliminden mahrum kalacak.

İlgili televizyon kanalının müdür yardımcısı Ahmet Özdemir'ın Türk medyasındaki "Eylül projemizin amacı tanrıtanımazları Tanrı'ya yöneltmek" şeklindeki mesajı da Guardian'ın haberinde yer alıyor.

Guardian, programın reklamının şöyle yapıldığını yazdı: "Yeryüzünde gökyüzünde size mükafatın en büyüğünü sunuyoruz: Tanrı'ya imanı temsil ediyoruz. Bu yarışmada gerçekten huzura ereceksiniz"

Sadece hakiki tanrıtanımazlar katılabilir
Programın sadece "hakiki tanrıtanımazları kabul edeceğini" hatırlatan Guardian, sekiz ilahiyat bilimi uzmanının hakiki tanrıtanımazları programa kabul edeceğinini bildirdi. Türkiye'de bazı din adamlarının bu programın Tanrı bilinci ve imanı "adi, kanıksanmış sıradan mevzu" gibi gösterdiğini düşündüğünü hatırlatan Guardian, TV'nin müdür yardımcı Ahmet Özdemir'in şu hususu hatırlattığını aktardı: "Bu programa sahte tanrıtanımazlar veya basit menfaatçı kişiler, bedava seyahat imkanı el edilebilir diye giremez. Bu program gerçekten dini tecrübeye dayalı olacaktır."

İstanbul Müftüsü ile Bardakoğlu
İstanbul Müftüsü Mustafa Çağrıcı'nın demecine yer veren Guardian, Çağrıcı'nın şu sözünü verdi: "Bu programı doğru bulmuyoruz. Din inancı böylesi ortamda münakaşaya açılamaz."

Guardian, "Türkiye'de ateizm zaten iyi karşılanmıyor. Bu programın faydası olmayacaktır" yorumunu da yazdı.

Diyanet İşleri Başkanı Ali Bardakdoğlu, Tövbekarla Yarışıyor programı hakkında daha önce sert tepki göstermiş ve şunları söylemişti: "Bu çok büyük ve vahim hata. Şaklabanlık ve soytarılık. Reyting uğruna yapılmadık şey kalmadı. Artık hiç olmazsa dini rahat bıraksınlar. Din adamlarını ortaoyuncuları gibi kullanmak en hafif tabiriyle büyük saygısızlıktır. Benim ülkemde böyle bir girişimde bulunulduğuna inanmakta zorlanıyorum. Bizim bünyemizde hiçbir din adamının buna katılmasına izin vermeyiz."

AA

Cesedine 3 milyar dolar verdiler

Rusya'da ünlü prodüktör Valov, "Rus işadamları, Michael Jackson'ın mezarının Lenin'in mozolesinin yanına inşa edilmesi için ailesine 3 milyar dolar vermeye hazır" dedi.

Rusya'da şov dünyasında prodüktör olan Aleksandr Valov, Rus işadamlarıyla "Popun Kralı Michael Jackson'ın mezarının Kızıl Meydan'a yapılması" konusunda görüşmelerde bulunduğunu söyledi. Vavlov, Jackson için Rus işadamlarının 3 milyar ABD dolarını gözden çıkardığını belirtti. Rus işadamlarıyla yaptığı görüşmeleri anlatan Valov, "Jackson'ın ailesine bu paranın 2 milyar dolarını bağışlamak ve böylece çocuklarını borçtan kurtarmak istiyorlar" diye konuştu. Valov, Jackson'a yakışır bir şekilde Kızıl Meydan'da Vladimir Lenin'in mozolesinin yanında yapılacak gösterişli mezarın, camlar ve değerli taşlarla süsleneceğini belirtti.

'MÜSLÜMAN GİBİ DEFNEDİLECEK'

Öte yandan ailesinin, Jackson için İslami kurallara uygun olarak 7 Temmuz'da Los Angeles Staples Merkezi'nde tarihin en büyük cenaze törenini düzenleyeceği iddia edildi. Birleşik Arap Emirlikleri, Dubai merkezli Al Arabiya TV kanalı ise Jackson'ın cenaze töreninin İslami kurallara göre, Los Angeles'taki dev eğlence- spor arenası Staples Merkezi'nde gerçekleştirileceğini öne sürdü. Haberde, geçen yıl İslam dinini seçen Jackson'ın, yeni dinine göre defnedilmeyi istediği, bu nedenle ailesinin böyle bir karar aldığı belirtildi.

Elleri, ayakları yok ama...

Nick Vujicic, bu dünyaya kolsuz ve bacaksız olarak geldi. Ama bunca engelin hiç biri onu yıldıramadı. 26 yaşındaki adam, sadece gövdesiyle hem futbol oynamayı, hem yüzmeyi hem sörf yapmayı öğrendi.

İNANILMAZ BİR BAŞARI

Bütün bunların hepsini sadece dengesini sağlamaya yarayan ufacık ayağıyla yaptı. Avustralya Melbourne'de doğan adam ayağı için “Ufacık bir ayak ama benim için çok önemli, o benim kanadım. İlk suya girdiğimde vücudumun yüzde 80'i batmıştı, onu bir pervane gibi kullandım ve onun sayesinde su üstünde durabildim." diyor.

Los Angeles'ta yaşayan adamı arkadaşı Steve Appel şöyle anlatıyor: “Hayata çok bağlı, sanırım bunda inancının kuvvetli olmasının da etkisi var. Tüm engellere rağmen farklı bir şeyler yapma hevesinde. Üstelik evlenmek de istiyor ve bunun için de doğru insanı bekliyor."

Nick engelinden dolayı küçükken hayata küstüğünü ama sonra inancı sayesinde ayağa kalktığını söylüyor ve şöyle devam ediyor: "Küçükken hastalığımı bir türlü kabullenemezdim. Hep ağlardım ve anneme ölmek istediğimi söylerdim. Sonraları Allah'a inancım kuvvetlenmeye başladı. Ailem arkadaşlarım ve inanacım sayesinde hayata daha pozitif bakmaya başladım." Nick'in hastalığı doğuştan gelen ve fokomeli adı verilen bir Teratojenik bir malformasyondan kaynaklanıyor.

Akşam


Copyright © 2009 - Haber Olsun | Siteler