12 Ağustos 2009 Çarşamba

"Türkiye'de Kürt sorunu yoktur"

Saadet Partisi: "Sorun emperyalist mihrakların kurgusuna göre oluşturuldu"

Saadet Partisi Genel İdare Kurulu (GİK) Üyesi Prof. Dr. Arif Ersoy, "Türkiye'de Kürt sorunu yoktur. Türkiye'de baskı, dayatma, keyfi uygulamalar ve adaletsizlik sorunları vardır. Bu sorunlar, sadece Güney ve Doğu Anadolu'da yaşayan insanlarımızı etkilememektedir. Millet olarak hepimiz hukuk dışı uygulamalardan ve haksızlıklardan etkilenmekteyiz" dedi.

Bir dizi ziyaret için Çorum'a gelen SP GİK Üyesi Prof. Dr. Arif Ersoy, partisinin Çorum İl Başkanlığı'nda düzenlediği basın toplantısında gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. Son günlerde sert tartışmaların yaşandığı "Kürt açılımı"na değinen Ersoy, Türkiye'de "Kürt sorunu" olarak bilinen sorunun bir demokrasi, demokratikleşme, hukuk dışı uygulamalar ve paylaşımdaki adaletsizlik sorunu olduğunu söyledi. Farklı ırk ve dillere sahip olan insanlar arasında birlik ve dayanışmayı sağlayan temel etkenlerin başında hukukun üstünlüğü ve paylaşımda adaletin sağlanmasının geldiğini dile getiren Prof. Dr. Ersoy, baskı ve dayatmanın haksızlık, milli birlik ve dayanışmayı tahrip eden en büyük tehlike olduğunu belirterek, ırkçılığın baskı ve dayatmaya yol açtığı ve haksızlığa zemin hazırladığı için tarih boyunca farklılıkları çatışmaya dönüştürdüğüne dikkat çekti. Batılı ırkçı mantığına sahip olanların ülkede "Kürt sorunu"nu kurguladıklarını, sorunu baskı ve dayatma ile kronikleştirerek haksız uygulamalarla yaygınlaştırdıklarını söyleyen Ersoy, başta Türkiye Cumhuriyeti hükümeti olmak üzere herkese kabul ettirdiklerini belirtti.

Prof. Dr. Arif Ersoy, "Irkçı, ateist ve Marksist bir küçük grup ile ülkemizde hukuk dışı eylemlerle devleti koruduklarını sanan bir avuç insan, doğrudan veya dolaylı işbirliği yaparak ülkemizde 'Kürt sorunu'nu emperyalist mihrakların kurgusuna göre oluşturdular, yaygınlaştırdılar ve bazı devlet yöneticilerine benimsettiler. Yapay olarak üretilen 'Kürt sorunu'nu ancak hukukun üstünlüğünü sağlayarak, demokrasimizi insan merkezli hak ve adalet esasına dayandırarak birinci sınıf demokrasi haline getirerek, her halükarda ve ortamda insan hak ve özgürlüklerini koruyan bir hukuk düzeni kurarak çözebiliriz. Milli birlik ve dayanışmayı sürekli kılabiliriz. Türkiye'yi insan hak ve özgürlüklerini koruyan ve nimet-külfet paylaşımında adaleti sağlayan büyük devlet haline getirebiliriz" diye konuştu.

İHA

Yıldırım can aldı!

Ailesinin yanına giden Hasan Kırtorun yıldırım düşmesi hayatını kaybetti.

Samsun'un 19 Mayıs ilçesinde yıldırım düşmesi sonucu 1 kişi hayatını kaybetti.

Edinilen bilgiye göre, 19 Mayıs ilçesinde bir iş yerinde çalışan Hasan Kırtorun (42), izinli olması dolayısıyla anne-babasının yanına Kertme köyüne gitti. Annesinin hayvanlarını almak için evden çıkan evli ve 3 çocuk babası Kırtorun, saat 13.30 sıralarında bir ineğin ipinden tutarak getirmeye çalıştığı sırada büyük bir gürültüyle üzerine yıldırım düştü. Kırtorun olay yerinde feci şekilde hayatını kaybederken, inek de telef oldu.

"Elimdeki poşette bomba var!"

Adana'da banka soyan zanlının kaçışı güvenlik kameralarına yansıdı.

Adana'da, bir banka şubesine girerek ''elimdeki poşette bomba var'' dediği öğrenilen ve müdahalede bulunan güvenlik görevlisiyle boğuştuktan sonra kaçan zanlının, uzaklaştıktan bir süre sonra kar maskesi ve siyah uzun kollu giysiyi çıkartıp beyaz tişörtle yoluna devam ettiği belirlendi.

Bir bankanın Gazipaşa Şubesine gelen siyah giysili ve kar maskeli zanlının, içeri girdikten hemen sonra elindeki poşeti göstererek, ''Elimdeki poşette bomba var'' dediği ve silahını istediği 4 yıllık güvenlik görevlisi İbrahim A'nın yaptığı müdahale bankanın güvenlik kameralarına yansıdı.

Çevredeki iş yeri ve binaların güvenlik kameralarını da incelemeye alan ekipler, zanlının bankadan çıktıktan sonra girdiği ara sokakta başındaki maske ve üzerindeki siyah uzun kollu giysiyi çıkardığını belirledi. Zanlının, beyaz tişörtle kaçtığı, çıkardığı giysileri de atmayarak elinde taşıdığı tespit edildi.

Henüz kimliği belirlenemeyen zanlının kaçış istikametindeki 5 Ocak Stadı'nın yakınlarında MOBESE kameraları olduğu, ancak, henüz sistem devreye girmediği için kayıt yapmadığı belirlendi.

A.A

Fındık işçisi hayatını kaybetti

Düzce'de yıldırım düşmesi sonucu fındık toplayan işçi hayatını kaybetti.

Düzce'nin Gümüşova ilçesi Yıldıztepe köyünde yıldırım düşmesi sonucu fındık toplayan bir işçi öldü, diğeri yaralandı.

Edinilen bilgiye göre, Mustafa Azab'a ait fındık tarlasında çalışan Güneydoğulu işçilerin üzerine düşen yıldırım sonucu, Ergün Alanbay (19) ve Mehmet Halit Alanbay yaralandı. Düzce Atatürk Devlet Hastanesi'ne kaldırılan Ergün Alanbay hayatını kaybetti.

Yıldıztepe köyü muhtarı İsa Çalış, yaptığı açıklamada, sağanak yağış sırasında yıldırım düşmesi yaşandığını belirterek, ''Köyümüzde Mustafa Azab'a ait fındık tarlasında fındık toplayan güneydoğulu işçilerin üzerine yıldırım düştü. Fındık işçilerinden birinin durumu ağır. Diğeri iyi durumda. 112 Acil Servis tarafından işçiler Atatürk Devlet Hastanesi'ne kaldırıldı.'' dedi.

(CİHAN)

Türkiye'nin deprem gerçeği

1900 yılından beri 82 bin 372 kişi hayatını kaybetti. En yıkıcı deprem Erzincan'da oldu. Dünyanın en riskli 2. kenti İstanbuk

Dünyanın en aktif deprem kuşaklarından birinde yer alan Türkiye'de, ölçümlerin yapılmaya başladığı 1900 yılından bu yana en şiddetlisi 7.9 olarak kaydedilen 90 büyük depremde, resmi verilere göre 82 bin 372 kişi hayatını kaybetti.

AA muhabirinin Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü verilerinden derlediği bilgiye göre, geçen yüzyılda ülkede kaydedilen en yıkıcı deprem, 26 Aralık 1939 tarihinde Erzincan'da meydana geldi. Kış şartlarının yaşandığı bu dönemde 32 bin 962 vatandaş hayatını kaybetti.

Yurt çapında ulusal yasın ilan edildiği depremde, yıkımın yanı sıra soğukla da mücadele eden depremzedelere, ancak iki gün sonra ulaşılabildi. Bu trajedi, Türkiye'nin deprem gerçeğiyle yüzleşmesine yol açarken, ilk kez alınacak önlemlerin tartışılmasına başlandı. Ancak önlemler bazında kayda değer düzenlemeler gerçekleştirilemedi.

Bu depremin ardından 1942'de Tokat Erbaa'da 3 bin, 1943'de Samsun'un Ladik ilçesinde 4 bin, 1944'de Bolu Gerede-Çerkeş'de 3 bin 959 kişinin hayatına mal olan 7.2 aletsel büyüklüğünde 3 büyük deprem ülke gündemine girdi.

Muş Varto'da 1966 yılında 6.9 büyüklüğünde kaydedilen depremde 2 bin 396, Kütahya Gediz'de 1970 yılında 7.2 büyüklüğünde depremde 1086, Diyarbakır Lice'de 1975 yılında 6.6 büyüklüğündeki depremde de 2 bin 385 vatandaş kaybedildi.

Sonraki yıllarda 1976 Van Muradiye'de 7.5 büyüklükte depremde 3 bin 840, 1983'de Erzurum ve Kars'ta 6.9 büyüklükte depremde 1155, 1992 Erzincan'da 6.8 büyüklükte depremde de 653 yurttaşını yitiren Türkiye, 1999 yılına gelindiğinde Marmara depremi olarak anılacak Gölcük merkezli 7.8 büyüklüğündeki sarsıntıyla uyandı. Bu depremde, resmi kayıtlara göre can kaybı bilançosu, 17 bin 480 oldu. Aynı yıl içinde 763 vatandaş da, Düzce'de 7.5 büyüklüğünde meydana gelen depremde can verdi.

-MARMARA MİLAT OLDU-

Bulunduğu coğrafyada yüzde 90'ı deprem bölgesi olan Türkiye'de, önemli kentler birinci derece riskli kuşakta yer almasına karşın deprem gerçeğine ilişkin ciddi çalışmaların başlatılmasında, 1999 Marmara depremi milat oldu.

Bu tarihten sonra önemli yasal düzenlemeler ele alınırken, devlet ve üniversiteler çalışmalarda başı çekti.

Dokuz Eylül Üniversitesi Deprem Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürü Prof. Dr. Zafer Akçığ, konuya ilişkin olarak AA muhabirine yaptığı açıklamada, ülkede neredeyse deprem riski taşımayan bir yerin bulunmadığını kaydetti.

Prof. Dr. Akçığ, deprem açısından dünyanın en riskli merkezlerinden birisi olan Türkiye'nin çok önemli levha hareketlerinin etkisinde bulunduğunu belirterek, ''Dünyada en riskli kentler açısından yapılan sıralamada İstanbul 2., İzmir ise 20. sırada yer alıyor'' dedi.

Türkiye açısından depremde asıl tehdidin bina güvenliği olduğuna işaret eden Prof. Dr. Akçığ, ''Deprem yıkar, ama nasıl yıkar? Japonya'da 7.5 büyüklüğünde depremde hiç bir şey yok, ama bizde 6'ya dayandığı anda olaylar meydana gelmeye başlıyor. 4.5 ile 6.5 arasındaki orta büyüklük dediğimiz depremlerde, hiç bir şey olmaması lazım. Japonya'da, ABD'de hiç bir şey olmuyor'' dedi.

17 Ağustosun ardından depreme ilişkin alınması gereken önlemler konusunda ciddi anlamda çalışmaların başladığını ifade eden Prof. Dr. Akçığ, şunları kaydetti:

''Ayaklarımız yere basıyor ama yavaş basıyor. Belediyelerin bu konuda çok bilgi sahibi oldukları kanısında değilim hala. Birkaç belediye dışında. Öyle bir hareketi görmüyorum ben. Marmara depremine kadar hiç bir şey tartışılmadı. Ama yıkıcı depremler devam etti. Kimse o gerçeği görmedi, bunları bir türlü kabul ettiremedik. Yaşanmadıktan sonra acıyı kabul ettiremiyorsunuz. Ama 17 Ağustos, çok farklı boyutlarıyla geldi. Ben ona hep milat diyorum. Bir kere batıyı etkiledi, sanayiyi etkiledi, ölü sayısı minimum 15 bin oldu ve yetişmiş elemanlar kaybedildi. Deprem gerçeğiyle öyle tanıştık. Şimdi Türkiye'de bir takım hareketler var. Kamu ve üniversitelerin başını çekmeye çalıştığı. Ama topyekun bir seferberlik görmüyorum. Hala birçok güçlendirilmesi beklenen binalar, ara sıra boşaltılan okullar. O yatırımı göremiyorum.''

AA

Başbakan'ı yumrukladı!

Erdoğan'ın zor anları

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, Trabzon'un Araklı ilçesindeki temasları sırasında ilginç bir olay yaşandı. Erdoğan'a sevgi gösterisinde bulunmak isteyen bir kişi, yanlışlıkla Erdoğan'ın karın boşluğuna yumruk attı. Erdoğan'ın bu sırada hissettiği acı yüzüne yansıdı. Korumalar tarafından uzaklaştırılan vatandaş, yanlışlıkla çarpıştığını iddia etti.

Video Görüntüsü


Başbakan Erdoğan, Araklı Bayram Halil Devlet Hastanesi'nin açılışının ardından Belediye Başkanlığı'nı ziyaret etti. Belediyeye gelişinde vatandaşların sevgi gösterileri ile karşılanan Başbakan Erdoğan, bu sırada bir talihsizlik yaşadı.
Kalabalıkta Başbakan'a sarılmak isteyen Turan Demir isimli vatandaş, korumalar engellediği sırada yanlışlıkla Erdoğan'ın karın boşluğuna yumruk attı. Canı yandığı gözlenen Erdoğan, bu sırada "Ah" dedi. Turan Demir, korumalar tarafından bölgeden uzaklaştırıldı.
Daha sonra belediye binasına giden Başbakan Erdoğan, Başkan Recep Çebi ile bir süre görüştü.
Erdoğan, çıkışta vatandaşlara hitaben yaptığı konuşmada, birlik ve beraberlik mesajı verdi. Erdoğan, "El ele verdikçe, dayanışma içinde oldukça, bir ve beraber oldukça bizim kimse yıkamayacak. Her geçen gün daha iyi olacağız, her geçen gün daha güçlü olacağız, bundan hiç endişeniz olmasın. Ve biz bu inançla, bu anlayışla yarınlara yürüyoruz." dedi.

"YANLIŞLIKLA ÇARPTIM"

Öte yandan, ilçede tatlıcılık yaptığı öğrenilen Turan Demir'in, Araklı Belediye Başkanı Recep Çebi'yi arayarak, Başbakan'ı incitme gibi bir amacının olmadığını söylediği öğrenildi. Sevgi gösterisi bulunmak isterken kalabalığın da etkisiyle bir çarpışmanın yaşandığını söylediği bildirilen Demir'in, yanlış anlaşıldığını, Başbakan ile görüşüp özür dilemek istediğini söylediği bilgisine ulaşıldı.

CİHAN

Cerrah'tan Münevver'in babasına uyarı

"Tazminat davası açarız"

Osmaniye Valiliği'ne atanan eski İstanbul Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah'ın avukatları, Münevver Karabulut'un öldürülmesiyle ilgili baba Süreyya Karabulut'un, Cerrah'ı hedef alan iftira niteliğinde beyanlarda bulunduğunu öne sürerek, bu beyanlarına devam etmesi halinde söz konusu kişiyle ilgili suç duyurusunda bulunulacağını ve hakkında manevi tazminat davası açacaklarını bildirdi.

Celalettin Cerrah Vekilleri avukat Cevdet Yavuz ve İzmirli avukat Ayhan Günay imzasıyla yapılan basın açıklamasında, bir süredir bazı televizyon kanallarında ve gazetelerde yer alan ve Celalettin Cerrah'ı hedef alan beyan ve iddiaların, Cerrah'ın kişilik haklarını zedelediği ve mağdur ettiği ifade edildi.

Bu beyanların haber olarak verilmiş olmasının, yasal cevap ve tekzip hakkını doğurduğu kaydedilen açıklamada, "Canice katledilen Münevver Karabulut'un babası Süreyya Karabulut'un, bir süredir medya kuruluşlarında müvekkilimiz Celalettin Cerrah'ın İstanbul İl Emniyet Müdürü olduğu dönemde, söz konusu cinayet olayının aydınlatılmasına ilişkin yapılan çalışmalarla alakalı olarak mesnetsiz, hayal mahsulü, müvekkilimizin kişilik haklarını zedeleyici ve karalamaya yönelik iftira niteliğinde beyan ve iddialarda bulunduğu görülmektedir" denildi.

Avukatlar, "Müvekkilimiz ile görev yaptığı dönemde kendisine bağlı olarak çalışan görevliler, her konuda olduğu gibi, bu konuda da görevini yasal sınırları içinde ve yasalara uygun olarak yapmış ve aynı sınırlar içinde yetkilerini kullanmıştır. Ailenin acısının büyüklüğü nedeniyle maktulün babasının konuyla ilgili vesveseden ve karalamaya yönelik kışkırtmaların tesirinden kaynaklandığı değerlendirilen bir kısım beyanları, bugüne kadar toleransla karşılanmışsa da son dönemdeki iddia ve isnatlar, hiçbir tolerans ve hoşgörü ölçüsüyle karşılanamayacak niteliktedir. Bu nedenle, iftira niteliğindeki beyan ve iddiaları kabul etmediğimizi ve yalanladığımızı, Süreyya Karabulut'un bu yöndeki beyan ve iddialarını tekrarlaması halinde, kendisi hakkında TCK'nın ilgili maddeleri uyarınca iftira suçu nedeniyle Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunulacağını ve ayrıca müvekkilimizin kişilik haklarına saldırıda bulunulması sebebiyle manevi tazminat davası da açacağımızı, kamuoyunun bilgisine saygıyla arz ederiz" dedi.

ÖSS tercih sonuçları bugün 9:30´da açıklanıyor

Yaklaşık 1,5 milyon öğrencinin hayatını derinden etkileyen üniversite sınavının yerleştirme sonuçları bugün açıklanıyor.

ÖSYM Başkanı Prof. Dr. Ünal Yarımağan, ÖSS Yerleştirme sonuçlarının yarın açıklanacağını bildirdi.ÖSS yerleştirme sonuçları, bugün açıklanacak.

ÖSYM Başkanı Prof. Dr. Ünal Yarımağan, AA muhabirine yaptığı açıklamada, ÖSS yerleştirme sonuçlarının yarın açıklanacağını bildirdi. Yarımağan, saat 09.30'da sonuçların ilan edileceğini, adayların sonuçları internetten öğrenebileceklerini kaydetti.

Üniversitelerin ön lisans ve lisans programlarına, kontenjanı olmayan açıköğretim programları hariç toplam 643 bin 528 öğrenci yerleştirilecek.

Sonuçlar saat 09.30'dan itibaren http://osys.osym.gov.tr/ ve http://osys2009.osym.gov.tr/ internet adreslerinden öğrenilebilecek. Yerleştirme sonuçları ile kayıt işlemlerine ilişkin duyuru da aynı saatte ÖSYM'nin internet sitesinde yer alacak.

Devlet üniversitelerinin ön lisans ve lisans programlarına toplam 529 bin, vakıf üniversitelerinin ön lisans ve lisans programlarına toplam 73 bin öğrenci alınacak.

Üniversitelerin kontenjanları geçen yıla göre yaklaşık 90 bin artırılmıştı.

'Sarsanyan Serpil' PKK'yı da 'Çarpmış'

Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerinde Kendisini 'Matilda Sarsanyan' Olarak Tanıtarak Birçok Kişi ve Kurumu Dolandıran Serpil Kocadöli'nin, PKK'yı da 'Çarptığı' Ortaya Çıktı.

Ergenekon tutuklusu Özel Harekát Dairesi eski Başkanvekili İbrahim Şahin’in ifadesinde "Onun peşindeydim" dediği, Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde kendisini ’Matilda Sarsanyan’ olarak tanıtarak birçok kişi ve kurumu dolandıran Serpil Kocadöli’nin, PKK’yı da ’çarptığı’ ortaya çıktı.

Yakalanan bazı PKK’lı teröristlerle ilgili davanın iddianamesine göre, Kocadöli, terör örgütüyle pazarlık sonucu maden alarak işletmeye başladı, ancak ’vergi’ adı altında istenen parayı ödemeden ortadan kayboldu. Bunun üzerine de PKK’lı teröristler, Kocadöli’yi bulmak için maden şirketinde çalışan Erkan Meriçli ve Merdan Rüştü Ovalıoğlu’nu kaçırdı.

Ödeme sözü verdi

’Sarsanyan Serpil’in bu ’dolandırıcılığı’, İstanbul’da eylem hazırlığı içindeyken yakalanan ve haklarında 17-29 kez arasında ağırlaştırılmış müebbet hapis ve 61-134 yıl arasında hapis cezası istenen PKK’lı teröristler O.K., S.K. ve D.K. hakkında hazırlanan iddianamede ifadesi alınan, Kocadöli’nin madeninde çalışırken terör örgütünce kaçırılanlardan Erkan Meriçli’nin anlattıklarıyla ortaya çıktı. Meriçli, ifadesinde, kendisini bölgede ’Matilda Sansaryan’ olarak tanıtan Kocadöli’nin, maden sahası işletmek için terör örgütü PKK ile pazarlık yaptığını söyledi. Pazarlık sonucu terör örgütüne belli aralıklarla ödeme sözü veren Kocadöli, Tunceli’nin Pülümür İlçesi sınırları içindeki Bağırpaşa Dağı’nda faaliyet yürütmek üzere bir maden şirketi kurdu. Ancak, 8 Ekim 2008 tarihinde şirket yetkilileri Muhuttin Ovalıoğlu ve Merdan Rüştü Ovalıoğlu ile birlikte bölgeye giden Erkan Meriçli, PKK’lı teröristler tarafından kaçırıldı. PKK’lılar, Serpil’i kendilerine getirmeleri karşılığında, Merdan’ı bırakacaklarını söylediler.

PKK’ya erzak verip oyaladı

Aynı gün tekrar teröristlerin olduğu bölgeye gittiklerini ancak Merdan Rüştü Ovalıoğlu’nun serbest bırakılması için PKK’lı teröristleri ikna edemediklerini anlatan Meriçli, kendisinin de örgüt mensupları tarafından öldürülmek istendiğini söyledi. İddianamede yer almayan, ancak DHA muhabirinin ulaştığı bilgilere göre, Serpil Kocadöli, 2008 yılı başlarında Pülümür’de maden sahası işletti ve PKK’lılar ’vergi’ adı altında kendisinden yüklü miktarda para istedi. PKK’lıları, "Durumum sıkışık, zaman tanıyın ödeyeceğim" diyerek oyaladığı belirtilen Kocadöli’nin, para ödemeyince, şirkete ait araçlarla terör örgütüne malzeme temin ettiği iddia edildi.

"Yağan’ın eşiyim" dedi 500 bin TL’yle yok oldu

Kocadöli ilk olarak 1994’te Tunceli’de ortaya çıktı. Sahte ODTÜ diploması ve 5 yaşında bir erkek çocukla Tunceli’ye gelerek, kendisini çatışmada öldürülen yaşadışı Dev-Sol örgütü liderlerinden Bedri Yağan’ın eşi Serpil Derin Yağan olarak tanıttı.

Belediyeye girdi

Böylece Tunceli Belediyesi’nde mimar olarak işe giren Kocadöli, gerçek ortaya çıkınca tutuklandı, 2 yıl cezaevinde kaldı. Cezaevinden çıktıktan sonra, iki yıl önce Erzincan, Elazığ ve Tunceli’nin Pülümür İlçesi’nde şirketler kurup maden arama işine girdi. Ermeni diasporasıyla iyi ilişkiler içinde olduğunu her defasında dile getiren Kocadöli’nin, Pülümür’de krom madeni çıkarma ruhsatı bulunan iki şirketini ise, Erzincan’da akaryakıt istasyonu bulunan Osman Oktay isimli kişiye borçlarına karşılık devrettiği belirlendi.

Kocadöli, Pülümür’de bulunduğu sırada, işadamları, esnaf ve vatandaşlardan yaklaşık 500 bin TL toplayıp maden şirketini devrettikten sonra, parayla birlikte ortadan kayboldu.

1961 doğumlu

NÜFUS kayıtlarına göre 1961 Kocaeli doğumlu, Erzincan’ın Refahiye İlçesi nüfusuna kayıtlı Serpil Kocadöli, Güneydoğu Anadolu’da ’Matilda Sarsanyan’ olarak tanınıyor.

PKK Gitti Turist Geldi


Hükümetin Kürt Açılımının Ardından Silahların Sustuğu Tunceli Bölgesine Turist Akını Başladı.

Hükümetin Kürt açılımının ardından silahların sustuğu Tunceli bölgesine turist akını başladı.
İspanya, Hollanda ve diğer ülkelerden Tunceli'ye gelen bir çok turist, daha önce sık sık çatışmaların yaşandığı Ovacık ilçesine bağlı Mercan Vadisi'ni ziyaret ederek doğal güzellikleri gezdiler. Tunceli'nin doğal güzelliklerine hayran kaldıklarını söyleyen İspanya'nın Bask ve Katalon bölgesinden gelen turistler, şehre tekrar gelmek istediklerini dile getirdiler.

Turist akını, bölgedeki turistik tesis sahiplerini de sevindirdi. 1996 yılında büyük umutlarla El Baba Camping tatil köyünü kuran tesis sahibi Mahmut Utan, son dönemde yaşanan olumlu açılımlar sonucu Tunceli bölgesine turist akınının olduğunu; bu durumun da turizmcileri sevindirdiğini söyledi.

Sabah saatlerinde camping alanında Ovacık Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül ile kahvaltı yapan İspanyalı turistler, yasaklı bölgelerin kaldırılarak, Tunceli gibi doğası güzel bir yerin özgürce gezilmesi gerektiğini söylediler.

Türkiye'de siyasetçi ve bürokratların ılımlı davranması sonucu çatışmaların yerine olumlu bir havanın geldiğini ifade eden CHP'li Ovacık Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül de, "Artık çatışma ortamından uzak bir hava var. Bu nedenle turistler de artık buralara geliyor. Biraz sonra dağları gezmeye gidecekler. Geçmişte bunu yapmak çok zordu. Hepimiz barışı istiyoruz. İnşallah çatışmalı ortam sona erer." şeklinde konuştu.

İspanya'dan 14 kişilik grup olarak Ovacık ilçesine gelen turist heyeti de, Türkiye'yi tanımak için sadece İstanbul'a değil, diğer illere de gitmek gerektiğini ifade ettiler.

Organik ürünlerle yaptıkları kahvaltının ardından El Baba Camping'den hareket eden turist grubu, Ovacık ilçesine yarım saat mesafedeki Mercan Vadisi'ne doğru yola çıktı. (CİHAN)

15'lik anne bebeğini klozete attı

Hamileliğini ailesinden gizleyen genç kız, hastanenin tuvaletinde dünyaya getirdiği bebeğini klozete attıktan sonra sifonu çekti.

İstanbul Sultangazi'de oturan 15 yaşındaki F.Ö. adlı genç kız, K.M. adlı 25-30 yaşlarındaki kişiyle bir şenlikte tanıştı. K.M. ile birlikte olan genç kız, birkaç ay sonra hamile olduğunu fark etti. Genç kız beline korse takarak hamileliğini 6.5 ay boyunca ailesinden gizledi. İki hafta önce sancıları artan genç kız anne ve babası tarafından apandisit şüphesiyle Lütfiye Nuri Burat Devlet Hastanesi'ne götürüldü. Muayene olurken bir anda midesine müthiş bir sancı giren genç kız, hemen hastanenin tuvaletine gitti ve burada doğum yaptı. Anne ve babası da hastanede olduğu için korkuya kapılan F.Ö., bebeğini klozete atıp sifonu çekti. Klozet taşınca çığlık atan F.Ö.'nün uzun süre çıkmamasından şüphelenen annesi tuvalete girerek durumu öğrendi. Çevredeki kanları bir miktar temizleyen anne-kız, durumu babaya belli etmedi. F.Ö. babasına ağrısının geçtiğini söyledi. Olaydan habersiz baba otomobili getirmek için otoparka gitti, anne ve kızı hızlıca hastaneden uzaklaştı. Olaydan 3 saat sonra klozetin kapağını kaldıran temizlik görevlisi, klozete atılan bebeğin kafasını gördü. 2 saat süren çalışma sonrasında klozet kırıldı ve bebeğin cansız bedeni çıkartıldı.

KAYITLARDA GÖRÜLDÜ
Sultangazi İlçe Emniyet Müdürlüğü Asayiş Büro dedektifleri, hastanenin kamera kayıtlarını inceleyerek olayın gerçekleştiği saatlerde karnını tutarak koridorda gezen F.Ö. ve annesini tespit etti. Dedektifler anne-kızın bindiği otomobilin arka camındaki yazıdan yola çıkarak tespit ettikleri adrese gitti. Dedektiflere kapıyı F.Ö. ve annesi açtı. Olayı anlatan F.Ö., adliyedeki ifadesinin ardından serbest bırakıldı. F.Ö.'nün yargılanmasına, bebeğin ölüm nedeninin tam olarak belirlenmesinin ardından karar verilecek.

20 Temmuz 2009 Pazartesi

Trabzon'da feci kaza: 4 ölü, 15 yaralı

Trabzon'un Akçaabat ilçesinde meydana gelen trafik kazasında 4 kişi hayatını kaybetti, 15 kişi de yaralandı.

Kaza, ilçenin Kavaklı beldesi Yalı Mahallesi mevkiinde meydana geldi. Edinilen bilgiye göre, Trabzon'dan Giresun istikametine gitmekte olan ve sürücüsü henüz belirlenemeyen 61 KH 035 plakalı panelvan tipi araç, kontrolden çıkarak karşı şeride geçti. Bu sırada karşı yönden gelen 61 M 0461 plakalı yolcu minibüsü ile çarpışan 61 KH 035 plakalı araç, ardından 15 HE 366 plakalı otomobile çarptı. Kazada 4 kişi hayatını kaybetti, 15 kişi de yaralandı.

Kazada Ragıp Hacısalihoğlu (47), Ahmet Fuat Kara (17), Gülşah Bahadır ve Azize Çakır hayatını kaybederken, Eda Kaya (29), Semih Demirci (19), Emral Yamak (23), Lokman Ergel (26), İbrahim Coşkun (25), Perigül İnce (25), Miraç Kara (19), Ali (36), Emirhan (9) ve Emre Çakır (9), Sani Kalıntaş (40), Rümeysa, Güllüşah (26), Rabia (10) ve Şahranur Bahadır (8) yaralandı. Yaralılar Trabzon Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi ile Fatih Devlet Hastanesi'nde tedavi altına alındı.
Kazayla ilgili soruşturma sürüyor.

İHA

Güneş Tutulması Hayatı Nasıl Etkileyecek?


Dünyanın en kalabalık iki ülkesi Çin ve Hindistan Çarşamba günü 21. yüzyılın en uzun güneş tutulması nedeniyle karanlığa gömülecek. Hindistan'ın batısında bulunan Gucarat eyaletinde 22 Temmuzda yerel saatle 06.23'de (TSİ 03.53), güneşin doğuşundan bir süre sonra yeniden akşam olacak. Daha sonra karanlık 15 bin kilometre uzunluğunda, 200 kilometre eninde bir koridor halinde Hindistan, Nepal, Butan, Bangladeş, Myanmar, Çin ve Japon Ryukyu adalarına kadar yayılacak.

Tutulma sırasında, Pasifik'in çok fazla insanın yaşamadığı bir bölgesinde Ay, Güneşi 6 dakika 39 saniye süresince tamamıyla örtecek. Uzmanlara göre bu rekor, 2132 yılından önce kırılamayacak. Karanlık, Hindistan'da 3 ile 4 dakika arasında sürecek, Şanghay'da ise 5 dakika civarında devam edecek. Amerikalı astrofizikçi Fred Espenak yaptığı açıklamada, dünyada 2 milyar kişinin bu rekor güneş tutulmasını izleyebileceğini belirtti.

Tutulmayı izlemek üzere Şanghay'da bulunan "Eclipse City" adlı seyahat acentesinin sahibi Federico Borgmeyer de "Bu güneş tutulması asrın en uzun güneş tutulması olacak ve hiçbirimiz yeniden böyle bir güneş tutulmasını seyredebilecek kadar uzun yaşayamayacağız" dedi. Bu asrın altıncı güneş tutulmasının Uzak Doğu turizmini ve ticaretini canlandıracağı ve şimdiden güneş tutulmasının en iyi izlenebileceği yer olan Şanghay Heykeltıraş Parkı'nın 22 temmuz için özel gözlük, tişört ve 2 bin bilet
sattığı belirtiliyor.

-ASTROLOGLAR ENDİŞELİ-

Astrologlar ise bu dev güneş tutulmasını çok "tehlikeli" olarak nitelendiriyorlar. Mumbaili astrolog Rac Kumar Şarma, "Bu olay kainat için son derece tehlikeli bir an olacak, çünkü yıldızların efendisi Güneş hasta ise dünyayı çok tehlikeli gelişmeler bekliyor demektir" diye konuştu. Şarma'ya göre, El Kaide veya ayrılıkçı Ceyşi Muhammed grubu Keşmir bölgesinde saldırılar düzenleyebilir, Hintli bir politikacı suikasta kurban gidebilir, Amerikan ordusu Afganistan, Orta Doğu ve Avrupa'da tehdit altına girebilir, İran ve Batı'nın arasında gerginlik artabilir. Başka astrologlar ise bu Güneş tutulmasından sonra savaşlar, suikastlar, ayaklanmalar ve doğal afetlerin meydana gelebileceğini iddia etti.

Mynet Astroloji Danışmanı İremSU Ne Diyor?

"Ay gezegeninin Dünyaya yakınlığı ve Güneşi örtmesi haline göre, Halkalı, Parçalı ve Tam Tutulma olarak isimlendirilen bu muhteşem gökyüzü olayı, 22 Temmuz 2009 tarihinde, saat 05:36 itibariyle, Tam Güneş Tutulması olarak, 6.65 dakika sürecek ve Koç, Yengeç, Terazi, Oğlak burçlarının son derecelerinde doğan kişileri ve doğum haritalarında bu burçlarda konumlanmış gezegenleri olan kişileri yakından ilgilendirecektir. Bu muhteşem gökyüzü oluşumu sırasıyla Hindistan, Çin, Japon adaları ve Pasifik Okyanusu hattı üzerinde net olarak izlenecektir. Bu Tam Güneş Tutulması, insanoğlunun göreceği en uzun tutulmadır. 6.65 dakika, astrolojik açıdan yaklaşık 6.5 yıl sürecek bir etki demektir. Tutulmalar doğum haritanızda hangi yaşam alanında gerçekleşiyorsa, bu alanda yeni oluşumların gerçekleşmesi anlamına gelir.

Genel olarak tutulmaları olumlu ve olumsuz olarak değerlendirmek yerine, bilinçli olarak kendimizi gözden geçirmek gerekir. Korku, güvensiz insanların, hayatını düzene koyamamış, insan olmanın erdemini ve gerçekliğini anlayamamış, nehirde yüzen yaprak misali kendini akışa bırakmış kişilerin işidir. Oysa ki insan yaradılışı itibariyle güçlüdür. Tutulmalar kişinin zayıf noktalarının ve çıkmazlarının, gereksiz ve boş mücadelelerinin altını çizen bana göre son derece olumlu gökyüzü olaylarıdır. Her ay Yeniay, dolunay, sondördün ve ilkdördün etkileri hakkında köşemizdeki günlük yorumlarda bilgi vermekteyiz. Bunlar da muhteşem gökyüzü olaylarıdır. Her ay yeniliyor, çaba sarfediyor, hatalarımızı düzenliyor ve tazelenmiş olarak yaşamımızı sürdürüyoruz. Tam Güneş Tutulması bu gökyüzü oluşumlarının çok daha etkilisidir. Bizler böyle muhteşem oluşumların yaratacağı felaketlerin tellallığını yaparak huzursuz olmak yerine, bu oluşumlar bize ne söylüyor onu bilmemiz gerekiyor.

22 Temmuz tarihinde gerçekleşecek Tam Güneş Tutulması, öncelikle bağımlılıklarımız konusunda etkilidir. Şimdi kendinize şu soruyu sormalısınız. Ben duygularımın farkında mıyım, nelere karşı hassasım ve neler beni etki altına almakta. Nelerin savaşını vermekteyim. Ve hangi mücadelemde yenik düşmekteyim. Bu soruların cevabı size duygularınızın farkına varmanızı ve değerlendirmenizi sağlayacaktır. Değişken ruh hallerinizi gözden geçiriniz. Çevrenizle empatide bulunuyor musunuz. Yani sadece kendi bakış açınıza göre mi hayatınızı yaşıyorsunuz. Hareketsizliğe neden olacak güvensiz misiniz. Başkalarının desteklemek ve korumak sizin için ne kadar önemli? Korkularınız nedeniyle kendinizi kısıtlıyor musunuz? Kendi yaşamınızın temellerini ve güvenliğini inşa edebildiniz mi? Bugünü başaramadığınızda geçmişinizi mi bahane ediyorsunuz. Alçakgönüllü davranabiliyor musunuz? Başkalarının kusurlarını ve ruh hallerini yargılamadan kabul edebilecek kadar olgun düşünüyor musunuz? Aşırı duygusal tepkilerle başkalarını kontrol altına almaya çalışıyor musunuz?

İşte bütün bu soruların Yengeç-Oğlak burç aksı üzerinde 22 Temmuz 2009 saat 05:36 itibariyle 6.65 dakika sürecek Tam Güneş Tutulmasını daha iyi anlamanız açısından önemlidir. İşte bu sorulara dürüstçe verilen cevaplar, bu tutulmanın sizler üzerinde nasıl bir etki doğuracağının işareti olarak önemlidir. Yani her Tutulma bize, temkinli olmamızı, yaşanabilecek zorluklar karşısında güçlü olmamızı, ani kararlar vermememizi, kendi gerçeğimizin farkında olmamızı, tepkisel davranmamamızı söylemektedir. Böyle oluşumlar, bize doğanın tuttuğu ayna gibidir. Yani size kendi gerçeğinizi gösteren bir yansımadır. Durumu bu açıdan değerlendirmek varken, gereksiz söylentilerle insanı güçsüz kılmanın anlamı yoktur. Tutulmalar insanlık tarihi açısından, reform anlamına gelir. Yani eskimiş, yozlaşmış ve artık geçerliliğini yitirmiş ne varsa bırakılmalı ve yeniye yer açılmalıdır. Böylelikle insan gelişir, büyür ve kendi gerçeğini yaratır. Şimdi hepimiz kendi hayatımızı mercek altına alarak amaçlarımızı gözden geçirmeli ve yanlışlarımızı terk etmeye çalışmalı, yaşam denilen bu güzel armağanın değerini bilerek hayatımızı sürdürmeye gayret göstermeliyiz.

Hayata yetişkin bir insan gibi yaklaşmalı, özsaygımızı korumalıyız. Hedeflerimize odaklanmalı ve gerçekleştirmek için çaba sarfetmeliyiz. Başarı için sorumluluk üstlenmeli, verdiğimiz sözleri tutmalıyız. Herkesi ve herşeyi kontrol altına alamayacağımızı bilmeliyiz. Bir olayı, bir insanı tam olarak anlamadan aşırı duygusal tepkiler vermemeliyiz. Yakın ilişkilerimizde duygularımızı, yanlışlarımızı saklamadan açıkça karşımızdaki insanla paylaşmalıyız. Yengeç-Oğlak burç aksı üzerinde meydana gelen Tam Güneş Tutulması bize gerçek güvenliğin, gerçek başarının ancak ve ancak, insan olmakla, insanca yaşamakla sadece kendimiz adına değil, başkaları adına da düşünmekle, merhamet, inanç ve sevgiyle hareket etmekle mümkün olacağını söylemekte. Eğer bunları yapmıyorsak, eğer hala sadece BEN önemliyim diyorsak o zaman böyle bencil düşünmenin, egonuzun esiri olmanın bedelini önce kendimiz sonra da tüm insanlık olarak öderiz. Lütfen birbirimize sevgiyle sarılalım, kendimize güvenelim ve inanalım.

Tutulmanın burçlara olan etkilerini, yapılması ve dikkat edilmesi gerekenleri günlük yorumlarınızda ele alacağım.

iremSU
Mynet Astroloji Danışmanı"

Şanlıurfa'da olaylı yıkım

Şanlıurfa'da kaçak yapıların yıkımı sırasında belediye görevlilerine taşlarla saldıran gruba polis ekipleri, biber gazı ve tazyikli suyla müdahale etti. 2 kişinin yaralandığı olayda 5 kişi gözaltına alındı.

Şanlıurfa Belediyesi aldığı karar üzerine kentin Yenice semtinde kaçak olarak yaptırılan çok sayıda ev ve iş yerini yıktı.

ŞANLIURFA'DA YIKIM SAVAŞI

Sabah saatlerinde yıkım gerçekleştirmek üzere bölgeye onlarca belediyeye ait iş makinesi, yüzlerce zabıta ekibi ve polis takviyesi yapıldı. İtfaiye ile ambulansın da hazır bulunduğu bölgede yıkım öncesi polis, çevrede yoğun güvenlik önlemi aldı. Ardından iş makineleri kaçak ev ve iş yerlerini teker teker yıkmaya başladı. Belediyeye tepki gösteren kaçak yapıların sahiplerini polis bölgeden uzaklaştırılmaya çalıştı.

Sakin başlayan yıkımda iş makineleri Yenice bölgesinde yapılan kaçak yapıları yıkmaya devam ederken, kadınların da aralarında bulunduğu bir grup, iş makinelerine taşlarla saldırmaya başladı.

Bunun üzerine bölgede bulunan polis, gruba biber gazı ve tazyikli suyla müdahale etti. Ara sokakta bulunan grup polise de taşlarla saldırmayı sürdürdü. Bu sırada olayları yatıştırmaya çalıştığını öne süren bir kişinin kafasına atılan taşlardan biri isabet etti. Yere yığılan ve kafasından kan gelen kişi, yakınları tarafından yerden kaldırıldı. Yaralı kişi polislerin yüzünden yaralandığını ile sürerek polislerle tartışmaya başladı. Bu sırada kafası kırılan kişi ve 4 yakını, devlete ve üzerlerinde taşıdıkları nüfus cüzdanına sözlü saldırıda bulununca polisler tarafından yere yatırılıp elleri kelepçelenerek gözaltına alındı. Bu sırada bir başka grup kalabalığı dağıtmaya çalışan polise taşlarla saldırdı. Burada da çıkan arbedede 1 kişi aldığı tekme darbeleri sonucu yere yığıldı. Polis tarafından tartaklandığını ileri süren kişi de olay yerinde bulunan ambulansla hastaneye götürüldü.

Polis çıkan olayları güçlükle bastırırken, olayların tekrar devam etmemesi için Emniyet Müdür Yardımcısı Mehmet Or, megafonla gruplar halinde toplanan kalabalığa dağılmaları yönünde uyarıda bulundu. Kalabalık polisler tarafından olay yerinden uzaklaştırılırken iş makineleri yıkıma devam etti.

İHA

Taksim'de tinerci dehşeti

Beyoğlu İstiklal Caddesi'nde sevgilisi ile gezerken yanlarına yaklaşan ve tinerci olduğu öne sürülen zanlının para isteğine olumsuz yanıt veren Alman turist saldırıya uğradı.

Güvenlik kameraları tarafından da saniye saniye görüntülenen olayda, zanlı bıçakladığı Alman turist ile yerde dakikalarca boğuştu. Hastaneye kaldırılan turist hayatını kaybederken, Türk sevgilisi gözyaşlarına boğuldu.

Alınan bilgiye göre, Osmanbey'deki Ramada Otel'de kalan Alman turist Gregor Kerkeling (50) ile sevgilisi Hatice Işık (35) İstiklal Caddesi'nde gezintiye çıktı. İddiaya göre, caddede ilerleyen çiftin yanına yaklaşan İbrahim Akyol isimli şahıs çiftten para istedi.

Tinerci olduğu öne sürülen zanlı aldığı olumsuz yanıt üzerine çılgına döndü.

SANİYE SANİYE BIÇAKLANMA ANI

Çevredeki güvenlik kameraları tarafından da saniye saniye kaydedilen olayda, bir anda cebinden bıçağını çıkartan zanlı Gregor Kerkeling'e bıçaklamaya başladı. Alman turist aldığı bıçak darbeleri ile yere yığılırken, zanlı bıçaklamaya devam etti. Yerde yatan turistle bir süre boğuşan İbrahim Akyol, çevredeki vatandaşların koşuşturduğunu görünce turisti bırakıp kaçtı. Çevredeki vatandaşların da yardımı Taksim İlk Yardım Hastanesi'ne kaldırılan Alman turist, yapılan tüm müdahalelere rağmen hayatını kaybetti. Gregor Kerkeling'in öldüğünü öğrenen Türk sevgilisi hastane önünde gözyaşlarına boğuldu.

Işık'ın bir arkadaşı da Gregor Kerkeling'in ölmeden önce ibadet için kiliseye gittiğini ve oradan dönerken bu olayın yaşandığını belirterek, "Kilise dönüşü böyle bir olayla karşılaştı. Neden saldırdıklarını bilmiyoruz. Ben kendisini 2 seneden beri tanıyorum" dedi.

Öte yandan, olayın ardından kaçmaya çalışan zanlı Taksim'de yakalandı. Gözaltına alınan zanlı sorgulanmak üzere Beyoğlu Emniyet Müdürlüğü'ne götürüldü. Olayla ilgili soruşturma başlatıldı.

İHA

Ameliyata 67 kg girdi 55 kg çıktı


Almanya'nın Ravensburg kentinde 53 yaşındaki bir hastadan 12 kilogram ağırlığında tümör alındı. Tümörün başarılı bir şekilde tümüyle alındığını belirten St. Elisabeth Hastanesinin başhekimi Prof. Ekkehard Jehle, normal olarak bir tümörün iki ya da iki buçuk kilogram ağırlığında olduğuna işaret ederek, 12 kilogramlık tümörün bugüne kadar hastanede bir ameliyatla alınan en büyük tümör olduğunu söyledi.

Hastanın karın bölgesinde büyüyen ve dışarıdan belli olmayan tümörün oluşumu sırasında hastanın yemekten kesildiği ve zayıfladığı, ancak tümörün büyüklüğü nedeniyle söz konusu kişinin kilo kaybını fark etmediği belirtildi. Ameliyattan önce 67 kilogram ağırlığında olan hasta, ameliyattan sonra 55 kiloya düştü. Söz konusu kişinin sağlık durumunun çok iyi olduğu ve yaşantısını normal şekilde sürdürdüğü bildirildi.

12 korucu için kazı yapılacak


Şemdinli Cumhuriyet Başsavcılığı'na başvurarak Derecik İç Güvenlik Taburu'nda kazı yapılmasını isteyen Hakkari Barosu avukatlarının talebi yerinde görüldü. Şemdinli Cumhuriyet Savcısı ve Hakkari Barosu'ndan 4 avukatın da nezaret edeceği kazı çalışması yarın saat 08.00'de başlayacağı bildirildi.

Hakkari'nin Şemdinli ilçesine Ortaklar Köyü'nün Ormancık Mezrası'nda 1994 yılında kaybolan 12 geçici köy korucusunun askerler tarafından öldürülerek Derecik İç Güvenlik Taburu bahçesine gömüldüğü yönünde bir gazetede yer alan iddialar üzerine Hakkari Barosu Şemdinli Cumhuriyet Başsavcılığı'na başvurarak taburda kazı yapılmasını istedi. Şemdinli Cumhuriyet Savcılığı'nın Van Cumhuriyet Başsavcı Vekilliği'ne gönderdiği dilekçe onay gördü.

Hakkari Barosu avukatlarından Mehmet Ekici, özel yetkili Van Cumhuriyet Başsavcı Vekilliği'nin onaylandığını söyledi. Şemdinli Cumhuriyet Savcısının kendisini cep telefonundan arayarak yarın sabah saat 08.00'de Derecik İç Güvenlik Taburu'nda kazı yapılacağını haberi verdiğini ifade eden Ekici, Hakkari Barosu'ndan 4 avukatın kazı çalışmalarına katılacaklarını kaydetti. Avukat Ekici, 1994 yılında Derecik Taburu'nda askerlik yapan bir vatandaşın Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı'na gönderdiği ihbar mektubu ve 12 korucunun öldürülerek gömüldüğü iddia edilen yeri gösteren krokiye göre yapılacağını vurguladı.

Hakkari Barosu Başkanı Necip Korkmaz başkanlığında bugün Şemdinli'de kayıp yakınları ile bir araya gelen bazı avukatlar, Şemdinli Cumhuriyet Başsavcılığı dilekçe vererek, delillerin hemen toplanması ve kaybolmasının engellenmesi açısından taburda kazı yapılmasını istemişti.

Derecik Taburu'nda 1994 yılında askerlik yapan Afyonkarahisarlı bir er, Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı'na ihbar mektubu yazarak, 1994 yılında JİTEM elemanlarının tabura getirdiği 12 köy korucusunun birkaç gün işkence yaptıktan sonra öldürerek tabur bahçesine gömdüğünü iddia etmişti. Erin bu iddiaları gönderdiği kroki ile birlikte bir gazetede 'Taburda toplu mezar' olarak yer almıştı.
Cihan

'Ergenekon sanığıyla yemek' iddiasına cevap


'Ergenekon sanığıyla yemek' iddiasına cevap
Yargıçlar ve Savcılar Birliği (YARSAV) Başkanı Ömer Faruk Eminağaoğlu, geniş kapsamlı ve YARSAV ile ilgili olmayan özel bir yemeğin, herkes peşinen suçlu ilan edilerek önyargılarla dolu bir yayında dar bir açıyla yansıtıldığını belirterek, "Gizli olmayan, herkese açık bir yemek ile ilgili olarak herkesin gelip her türlü soruyu sorması olanaklıyken, çatılara tırmanmaları son derece düşündürücüdür" dedi.

YARSAV Başkanı Eminağaoğlu, bugün bir gazetede yayınlanan Ergenekon sanığı Engin Aydın'la yemek yediği iddialarına yazılı açıklamayla cevap verdi. İnsanların izlemeye alınarak binaların çatılarından, teleobjektifle resimlenip, gerçek dışı, amaç dışı, tek yanlı, çarpık ve art niyetli, yönlendirici yayınlara konu edildiğini belirten Eminağaoğlu, "Gizli izleme yapılıp, anında özel amaçlı olarak belirli basın organlarında yayına konu ediliyorsa, bu durum, resimleyen kişilerin gizli çalışmalarını, kamusal amaçlı değil, siyasi amaçlı ve kamuoyu yaratmaya yönelik yaptıklarını ortaya koymaktadır. Bu kişiler görevlerini kötüye kullanmaktadırlar. Hukuksal yollara başvurulacaktır" ifadelerini kullandı.

Söz konusu resimle basın özgürlüğünün Türkiye'de ne hale geldiği ve ne hale getirildiğinin, hangi amaçlar için hukuk, yasalar, basın meslek ilkeleri ve etik kuralların çiğnendiğinin bir kez daha ortaya çıktığını kaydeden Eminaağaoğlu, basının bu yönüyle kendi resmini çektiğini kaydetti. Eminoağoğlu şu ifadeleri kullandı:
"Hatta ve hatta bu durum ahlaki kuralları da ters yüz etmiştir. Basın adına son derece üzüntü vericidir. İzlemeler, kamusal niteliğini kaybedip, servis amaçlı online yayınlara konu ediliyorsa, ilgili basın kuruluşları kendilerini sorgulamalı, kamusal, istihbarı ve gizli destekli yayın organı olmaktan çıkarak, özgür basın kimliğine bir an önce kavuşmalıdırlar. Caroline/Almanya İHAM kararı sanırım hukuk diyen bu basın organlarının bilmedikleri değil görmek istemedikleri bir karardır. Yapılan insanlıkla
bağdaşmayan bir saldırıdır."

YARSAV üyelerinin yargıç ve savcılar olmasının doğal olduğunu vurgulayan Eminağaoğlu, HSYK üyelerinin YARSAV üyesi olmasından doğal bir şey bulunamayacağını ifade etti. Haberde ismi geçen HSYK üyesi YARSAV üyesi değilken, YARSAV'ın üyeleri üzerinde yaptırımı söz konusu değilken YARSAV'la bağdaştırıcı ve ortak paydaymış gibi bir yayına konu edilmesine tepki gösteren Eminağaoğlu, önceki adalet bakanlarına danışmanlık yapmış bir kişinin de bulunduğu geniş kapsamlı bir konu ve YARSAV ile ilgili olmayan özel bir yemeğin, herkes peşinen suçlu ilan edilerek önyargılarla dolu bir yayında, dar bir açı ile yansıtıldığını öne sürdü. Eminağaoğlu şunları belirtti:

"Gizli olmayan herkese açık bir yemekle ilgili olarak herkesin gelip her türlü soruyu sorması olanaklıyken, çatılara tırmanmaları son derece düşündürücüdür. Korku toplumunun oluşturulduğu yerde baltalanan hukuk devletidir. Yapılan, HSYK'ya, yargıya ve 2009 Ekim ayında Dünya Yargıçlar Birliği'ne, 2009 Kasım ayında Özgürlük ve Demokrasi İçin Avrupa Yargıçlar Birliği'ne üye olacağı kesinleşen YARSAV'a müdahalenin altyapı çalışmalarına hız verilmesidir. YARSAV, hukuksal ilkeler çerçevesinde ve hiçbir etki altında kalınmadan, hukukun gerektirdiği çerçevede kararnamenin bir an önce çıkartılmasını, beklenti içerisinde bulunan yargıç ve savcıların tedirginliklerinin bir an önce giderilmesini istemektedir. Ancak iki bölümden oluşan kararname taslağının sonuncusu 6 Temmuz 2009 tarihinde sunulmakla, HSYK'nın taslak üzerindeki bir aylık görüşme süresi karşısında, toplantıya katılım konusunda yaşanan sorunlar, Milli Eğitim Bakanlığı'nca SBS kayıtlarının bu kararname gerekçe gösterilerek bir süreliğine uzatılması ile yaratılmak istenen süre kısıtlaması sonucu oluşan baskılama, HSYK'daki yasa uyarınca gizli yürütülen görüşmelerin, yayınlananların doğruluğu bilinmemekle beraber kapsamlıca basına yansıtılması, HSYK üzerinde yaratılan baskıları da 'anlamlı' kılmaktadır. Yargı yargıya bırakılsın yeter. Hiç kimse yargı üzerinden oyun oynamaya kalkışılmamalıdır."

4 Temmuz 2009 Cumartesi

Altın kaplama tabut içinde gömülecek


25 Haziran'da ölümüyle dünyayı şoke etti. Ve son yıllarda adından pek de söz edilmeyen popun kralı yeniden gündeme oturdu. Artık her yerde şarkıları çalınıyor, posterleri, CD'leri kapış kapış...

Hayatıyla ilgili en ufak ayrıntılar ise yeniden gündeme getiriliyor. Yakın çevresi, ailesi, hizmetçileri, kısaca herkes, Michael Jackson hakkında bir şeyler anlatmak için
yarışıyor.

ALTIN KAPLAMA TABUTLA GÖMÜLECEK
Jackson'ın ölüm haberini ilk duyuran TMZ sitesine göre, efsanevi popçu cenaze töreninin ardından 15 bin sterlin değerindeki (38 bin TL) 14 ayar altın kaplama bir tabut içinde Los Angeles'taki Forest Lawn Memorial Park'a defnedilecek. İçi mavi kadifeyle kaplı olacak 'Promethean' marka tabut, ünlü müzisyen James Brown'ın tabutuna benziyor.

Michael Jackson'ın cesedinin çalınmaması için de mezarının üstüne beton dökülecek. 20 bin kişi salonda, milyonlar TV başında izleyecek ABD Başkanı Obama'nın da davet edildiği törenin yapılacağı salonun kapasitesi 20 bin kişi. Törende, Jackson'ın hayranları için 11 bin koltuk ayrıldı. Stadyum dışına dev ekranların kurulacağı cenaze törenini TV'den 750 milyon kişinin izlemesi bekleniyor.

ISSIZ BİR DÜNYA
Ama daima çocuk kalan adamın yarattığı dünya, Neverland adını verdiği evi, şimdi büyük bir sessizliğe gömüldü. İçerisi ıssız ve hatta tüyler ürpertici. Eşyalar gitmiş, meşhur luna parkının treni, dönme dolabı çoktan sökülmüş, hayvanat bahçesinin sevimli hayvanları çeşitli barınaklara dağıtılmış bile.

Michael Jackson'ın kardeşi Jermaine Jackson, CNN International'dan Larry King'in ekibine, 1000 hektara yayılan ve 2006'da 33 milyon dolar değer biçilen, 5 yatak odalı, havuzları, Disneyland tarzı luna parkı, sinema salonu, basın odası, hayvanat bahçesi bulunan Neverland'ta çekim yapma izni verdi. Ve böylelikle efsanenin ölümüyle birlikte "evim" dediği yerin ürkütüçü ıssızlığı ortaya çıktı.

HAYRANLARI IŞIKLARA BAKIP DUA EDİYOR
Ölümünün ardından ilk birkaç günde oldukça büyük bir trafiğin yaşandığı Neverland şimdilik kapılarını kapattı. En çok dikkat çeken şey ise gece vakti Neverland'tan göktüzüne yükselen ışıklar.Michael Jackson'ın daima aydınlık olmasını istediği Neverland'a ailesi özel reflektörler yerleştirdi.

Los Angeles'ta yaşayan ya da kenti ziyaret eden hayranları, gece vakti gökyüzüne yükselen ışıkların nereden geldiğini bilidikleri için Neverland ışıklarına bakıp dua ediyor.

Çocuk her yerde çocuk

TBMM Başkanı Köksal Toptan'ın 6 yaşındaki torunu Batuhan, dedesi ile bir birlikte Dolmabahçe Sarayı'ndaki bir kabule katıldı.

Dedesi önemli bir kabul gerçekleştiriyordu ama çocuk her yerde çocuk olduğunu gösterdi.




Toptan, Portekiz'in başkenti Lizbon'da düzenlenen Özel Olimpiyatlar 2009 Avrupa Futbol turnuvası A Grubu birincisi 5 sporcu ile birlikte Türkiye Özel Sporcular Eğitim Derneği Onursal Başkanı Dilek Sabancı, Başkanı Necmettin Aydın ve Yönetim Kurulu üyelerini Dolmabahçe Sarayı'ndaki makamında kabul etti.







Kabule, Toptan'ın Japonya'nın başkenti Tokyo'dan Türkiye'ye gelen kızı Tuba Yavuz'un oğlu 6 yaşındaki torunu Batuhan da katıldı.

Batuhan yaptıklarıyla "dedesi, babası kim olursa olsun, çocuk her yerde çocuk" dedirtti.

4 saat arayla iki kez ölümden döndü

Konya'da bir sürücü aynı gece iki kaza yaptı. İlk kazayı maddi hasarla atlatan sürücü, ikinci kazada takla atan aracında sıkışmasına rağmen hafif sıyrıklarla kurtuldu.






Edinilen bilgiye göre, 35 yaşındaki İsmail A. idaresindeki 42 BT 709 plakalı otomobil, bir gecede iki kez kaza yaptı. Sürücü İsmail A., ilk olarak otomobiliyle merkez Selçuklu ilçesi Nalçacı Caddesi'nde bariyerlere çarptı. Ardından 4 saat sonra yine merkez Selçuklu ilçesinin bu kez Beyşehir Caddesi'nden merkeze doğru seyir halinde olan şahsın kullandığı araç, önce kaldırıma sonra ağaca çarparak karşı şeride kadar takla attı.



Otomobil yan bir şekilde kalırken sürücü sıkıştı. Cep telefonundan polisi arayarak yardım isteyen sürücüyü kurtarmak için 112 acil servis ile itfaiye ekipleri geldi. İtfaiye ekipleri yan yatan otomobilin üzerine çıkarak önce arka kapıyı, sonra sürücünün kapısını açıp yukarıdan çıkardı. Hafif yaralanan sürücü ambulansla Konya Numune Hastanesi'ne kaldırıldı. Polis kazayla ilgili soruşturma başlattı.

İşçi emeklisi aylığına 11 TL zam


İşçi ve Bağ-Kur emekli aylıklarına 6 aylık enflasyon doğrultusunda bu ay yüzde 1,83 zam yapılacak. Zamla birlikte en düşük işçi emeklisi aylığı yaklaşık 11 TL artışla 632 TL, en düşük Bağ-Kur emekli aylığı yaklaşık 5 TL artışla 310 TL olacak.



Yılın ilk yarısındaki enflasyon oranının açıklanmasıyla işçi ve Bağ-Kur emeklilerinin aylıklarına bu ay yapılacak zam oranı da belli oldu. Buna göre, işçi ve Bağ-Kur emekli aylıklarına, yılın ilk yarısında ortaya çıkan yüzde 1,83'lük enflasyon oranında zam yapılacak. Artışla birlikte en düşük işçi emeklisi aylığı 11,36 TL artışla 621,24

TL'den 632,60 TL'ye yükselecek. Bağ-Kur emeklilerinde ise en düşük aylık 5,57 TL'lik artışla 304,79 TL'den 310,36 TL'ye çıkacak.


Emekli aylıklarında Ocak ve Temmuz ayında yapılan düzenlemeler ve bu düzenlemeler sonrasında ortaya çıkan emekli aylık miktarları şöyle:

SSK BAĞ-KUR BAĞ-KUR EMEKLİ SANDIĞI

(Esnaf) (Tarım)
------ ------- ------- --------------
Ocak 2009 621,24 459,94 304,79 788,30
Temmuz 2009 632,60 468,35 310,36 823,77
Artış 11,36 8,41 5,57 35,47

ANKARA (A.A)

Havalimanı'nda "Cüppeli Ahmet Hoca" izdihamı

Mahmut Hoca' olarak bilinen İsmailağa Cemaati lideri Mahmut Ustaosmanoğlu ve ‘Cübbeli Ahmet Hoca' olarak bilinen Ahmet Mahmut Ünlü, bu sabah umreden döndü. Umreye gidişinde uğurlamak için Atatürk Havalimanı'na akın eden çok sayıda Mahmut Ustaosmanoğlu müridi, gidişte olduğu gibi dönüşte de cemaat liderlerini göremedi.

Umre ziyaretini tamamlayarak İstanbul'a dönen Mahmut Ustaosmanoğlu için Atatürk Havalimanı'nda yüzlerce kişi toplandı. Ustaosmanoğlu'nu görmek ümidiyle gelen sevenleri, hocalarını göremeyince hayal kırıklığına uğradı.

Mahmut Ustaosmanoğlu, Umre ziyaretini tamamlayarak, Medine'den Türkiye'ye dönüş yaptı. Mahmut Hoca'nın geleceğini haber alan sevenleri Atatürk Havalimanı'na koştu.

Dört gözle Mahmut Hoca'yı görmeyi hayal eden sevenleri amacına ulaşamayınca hayal kırıklığı yaşadı.

Umre ziyareti öncesinde de Atatürk Havalimanı'ndan kimseye görünmeden geçen Ustaosmanoğlu, ziyaret dönüşünde de kimseye görünmedi. Atatürk Havalimanı'nın A Kapısı'ndan çıkan Ustaosmanoğlu, Beykoz'daki evine gitti.

İnsanlık öldü


Antalya'da emekli Genel Cerrah Uzmanı Doktor Sait Ege Arsal, boğularak hayatını kaybetti. Edinilen bilgiye göre ,Konyaaltı ilçesinde meydana gelen olayda emekli Genel Cerrah Uzmanı 73 yaşındaki Doktor Sait Ege Arsal, yüzmek için 21 Nolu Konyaaltı Plajı'na geldi.

Plajdan denize girerek bir süre tek başına yüzen emekli doktor kalbinin sıkışması sonucu boğularak hayatını kaybetti. Çevrede bulunan vatandaşlar tarafından sahile çıkartılan Arsal'ın cesedi polis ekiplerinin yaptığı incelemenin ardından otopsi yapılmak üzere Akdeniz Üniversitesi, Adli Tıp Morg'una kaldırıldı. Yüzlerce vatandaş ise olup biteni hem film izler gibi izledi, hem de aldırış etmeden plajda denize girdi. Yaklaşık 2 saat boyunca sahilde bekleyen doktor Arsal'ın cenazesi daha sonra plaja indirilen bir tabuta konularak Akdeniz Üniversitesi Adli Tıp Kurumu morguna götürüldü.

Emekli doktoru sahile çıkartan 28 yaşındaki Feridun Varol isimli vatandaş, "Denizle sırt üzdü duruyordu. Biz yüzüyor sandık. Bir süre hareketsiz olduğunu görünce onu sahile çıkarttık" dedi. Arsal'ın komşusu Artin Şeşetyan ise, "Daha önce 3 defa boğulma tehlikesi geçirdi. Kalp hastalığı nedeniyle tek başına denize girmesi sakıncalıydı. Daha önceki boğulma tehlikelerinde onu hep ben kurtardım ancak bu sefer yetişemedim" dedi. Emekli Doktor Arsal'ın 2 yıl önce evlendiği ve çocuğunun bulunmadığı öğrenildi.

İHA

14 yaşındaki kıza 2 yıl tecavüz etti

Antalya'da ders çalıştırma bahanesiyle götürdüğü evinde 2 yıl boyunca öğrencisine tecavüz eden emekli öğretmen, 52 yıl hapse çarptırıldı. Antalya'nın Manavgat ilçesinde bir ilköğretim okulundan 2 yıl önce emekli olan 56 yaşındaki Muhsin Ş., ilköğretim okulunda 5 yıl boyunca eğitim verdiği 14 yaşındaki kız öğrencisine 'ders çalıştırma' bahanesiyle 2 yıl boyunca tecavüz etti. Emekli öğretmen görüntüleri de kameraya kaydetti. İlköğretim öğrencisi kız, korktuğu için başına gelenleri kimseye anlatamadı.

Antalya'nın Manavgat ilçesinde bir ilköğretim okulundan 2 yıl önce emekli olan 56 yaşındaki Muhsin Ş., ilköğretim okulunda 5 yıl boyunca eğitim verdiği. 14 yaşındaki kız öğrencisine 'ders çalıştırma' bahanesiyle 2 yıl boyunca tecavüz etti. Emekli öğretmen görüntüleri de kameraya kaydetti. Manavgat Ağır Ceza Mahkemesi'nde sonuçlanan davada tecavüz suçundan 36 yıl, hürriyetten yoksun bırakma suçundan da 16 yıl hapis cezasına çarptırılan emekli öğretmeni, tecavüz görüntülerini bulan 18 yaşındaki kızı polise ihbar etmişti.

EŞİ VE OĞLU GİZLEDİ

Olay tecavüz görüntülerini bulan emekli öğretmenin 18 yaşındaki kızı C.Ş.'nin polise yaptığı ihbarla ortaya çıktı. Babasının K.S. ile ilişkisinin görüntülerini gören C.Ş., olayı önce annesine anlattı. Olayın ortaya çıkmasıyla çevredekilerin baskısına maruz kalacağından korkan öğretmenin eşi H.Ş., öğretmenlik ataması bekleyen oğlu C.Ş. ile birlikte olayı gizlemeye karar verdi.

KIZI İHBAR ETTİ

Lise öğrencisi C.Ş., babasının tecavüzcü olduğunu bir hafta gizleyebildi. Vicdan azabına dayanamayan kız, polise ihbarda bulundu. İhbar üzerine Antalya Asayiş Müdürlüğü Ahlak Büro Amirliği ekipleri emekli öğretmenin Manavgat İlçesi Şelale Mahallesi'ndeki evine baskın yaptı. Sabaha karşı yapılan operasyonda 2 çocuk babası emekli öğretmen Muhsin Ş. ve suçu gizlediği ifade edilen eşi H.Ş. gözaltına alındı.

GÖRÜNTÜLER BİLGİSAYARINDA BULUNDU

Polis evde yaptığı aramada, emekli olduktan sonra öğrencilere ders verdiği öğrenilen Muhsin Ş.'nin kullandığı belirlenen bilgisayar ile 200 CD'ye el koydu. Bilgisayarı incelemeye alan polisin ele geçirdiği CD'lerde öğrencisine tecavüz ettiği görüntüler ele geçirildi. Pazarcı eşi H.Ş. ile birlikte ifadesi alınan emekli öğretmen Muhsin Ş., adliyeye sevk edildikten sonra tutuklanarak cezaevine gönderildi.

52 YIL HAPİS CEZASI

Ocak ayında tutuklanan tecavüzcü öğretmenin karar duruşması 3 Temmuz'da Manavgat Ağır Ceza Mahkemesi'nde görüldü. Duruşmada tecavüz iddialarını reddeden Muhsin Ş., 15 yaşını tamamlamamış çocuğun cinsel istismarı suçundan 36 yıl, çocuğu cinsel amaçlı hürriyetten yoksun bırakma suçundan da 16 yıl olmak üzere toplam 52 yıl hapis cezasına çarptırıldı. Sanığın oğlu C.Ş. ise suçun delillerini yok etmek suçundan 10 ay hapis cezası verildi.

Milletvekilinin torununu kaçıran zanlılara linç girişimi


Şanlıurfa Bağımsız Milletvekili Seyit Eyyüpoğlu'nun torununun kaçırılması ve fidye istenmesi olayıyla ilgili gözaltında bulunan 7 zanlı bugün geniş güvenlik önlemi altında adliyeye getirildi. Zanlılara linç girişiminde bulunuldu.

Kaçırılan ve serbest bırakılması için 400 bin TL para istenen çocuğun sağ salim teslim alınmasının ardından fidyecileri takibe alan polis, kentteki plakasız otomobil üzerinde çalışma başlatırken, telefon sinyallerini dinlemeye almıştı. Daha sonra çete üyelerinin içinde bulunduğu plakasız otomobil, Bahçelievler Mahallesi'nde durdurularak, içindeki 4 zanlı gözaltına alınmıştı.

Sorguya alınan zanlıların ifadelerinde, kaçırdıkları S.E.'nin vekil torunu olduğunu bilmediklerini söyledikleri öğrenildi.

Zanlıların ifadeleri doğrultusunda hareket eden polis, çete üyesi olduğu iddia edilen 5 kişiyi daha gözaltına aldı.

Gözaltında bulunan 9 kişiden 2'si savcılık talimatı ile serbest bırakılırken, 7 kişi ise bugün geniş güvenlik önlemi altında adliyeye getirildi. Akrep ve panzerlerle getirilen Kadir A., oğlu Kavas A., oğlu Ömer Faruk A. Mehmet U. Mehmet Y. Mehmet A. Yakup K. isimli 7 zanlıya Şeyhanlı aşireti üyeleri saldırdı. Linç girişiminde bulunan kalabalık güçlükle önlenirken, polis araçları zanlıları linçten kurtarmak için Şanlıurfaspor tesislerine ve daha sonra da adliyenin alt kısmındaki otoparktan içeri götürdü.

Kalabalık grup bu kez de adliye binasına girmek istedi.

Polislerin zor anlar yaşadığı olayda, arbede yaşandı. Daha sonra olay yerine Şeyhanlı aşiretinden eski Ziraat Odası Başkanı Mehmet Eyyüpolu ile Milletvekilinin yakınları gelerek kalabalık grubu sakinleştirdi.

Grup polis nezaretinde adliye bahçesinden dışarı çıkarıldı. Daha sonra olay yerine çok sayıda çevik kuvvet polisi takviye yapıldı. Polislere tek tek jop dağıtıldı. Adliye önündeki Şeyhanlı aşireti üyelerinin bekleyişleri sürüyor.


Copyright © 2009 - Haber Olsun | Siteler